Soğuk


hayat herkese gülmüyor diye bir laf vardır. gerçekten de öyle. bir de bence bu gülüşün bildiğimiz gülüşler gibi kademeleri var.hepimiz kendimize pay çıkartıyoruz ama kaybedenin de kaybedeni olduğu kesin.
sokaklar çok şeyi sakladığı gibi bir çok evsize de ev-sahibi durumunda, özellikle istanbul bu konuda türkiye lideri diye düşünüyorum. bok işte, görüyosun için acıyor ama bu bile laşkalaşmış, nasıl insan olduk lan biz sokakta yatana güvenemez duruma geldik..

yolda yürüyorum, istikametim aşı. - her ay, ay ortasında ismini söyleyemediğim bir alerjiye karşı aşı oluyorum 5 yıldır, bu yıl son işşalla - mekanımız aksaray, akşam saatleri, soğuk bir sonbahar akşamındayız, ufaktan yağmur çiseliyor. üst geçitten geçeceğim, merdivenleri çıkıyorum..
üstü açık geçidin üzerinde bir tablo var karşımda, kısım kısım su birikmiş yerin üzerinde oturan bir anne kız, göreni gördükçe üşüten bu karenin en can alıcı kısmı ise çıplak ayaklar.. anne de, çocuk da.. elden gelen bişey yok, of ulan bu hayatın adaletini deyip geçmek geliyor ancak elinden insanın. aşıya giriyorum, aklım orda kalmış durumda. karar veriyorum, çorapçı görürsem alacağım, yoksa kabusum olacak o çıplak ayaklar. enteresan bir tesadüftür, geçidin bitiminde çorap, iç çamaşırı vs. satan bir dükkan görüyorum, olum iyi iş yapıyosun lan diyerek bir güvenle içeri dalıyorum. iki rus türkçesi konuşan bayan karşılıyor, mekan iç çamaşırları ile dolu, stringler jartiyerler gırla.. en kalın çorabınızı görebilir miyim diyorum, erkek için mi bayan için mi diyor, bayan diyorum, nasıl bir şey istediğimi soruyor, en kalını hangisiyse diyorum, üşütmesin. yün b.k püsür uzatma işte ver de gideyim burdan diye bağıracağım da zor tutuyorum kendimi bu sırada. sonunda bir çift kalın çorap ile çıkıyorum mağazadan, memnunum hayır işi yapmış belediye başkanı edasıyla çıkıyorum geçit merdivenlerini.. aklımda bin türlü dialog var, nasıl vereyim, ne diyeyim, giydirsem mi yoksa diye düşünüyorum, bir yanım da oğlum istediğin kadar uğraş, sen gittikten 5 dakika sonra çıkartacak o çorapları, numara layn bunlar diyor, düşünmemeye çalışıyorum. Merdiven bityor, kafayı sağa çevirdiğimde boşluğu görüyorum, 10 dakika önce orada olan ana-kız çekmiş gitmiş, ben elimde bir torba, içinde bir çift kalın çorap..
Aşağıya iniyorum, canım sıkkın hemde nasıl. ulan nasıl olay bu iyilik yapmaya bile izin vermiyor hayat şeklinde melankoli melankoli konuşuyorum içimden, bir yandan yola bakıyorum, aksaraydan, taksime ..

kendim giyemezdim o çorapları. beynimi kemiren o çıplak ayak görüntüsünü, gece rüyalarıma girmesini engellemek için verecektim, kendimi rahatlatacaktım. evet "bi-şey yapmalı", kendi adıma da yapacaktım ama olmayınca da eve götüremedim.. Dolmuşta aklıma geldi, istiklalin tarlabaşına bakan dış köşesindeki çiçekçi abilerden birine gitti çoraplar, belki de gerçekten doğru yere gitti..
rahatladım.
biter.