Samiyen'den Kalanlar..


Tv başına geçene kadar maç başlamıştı çoktan.. Açıkcası da maçtan önce İspanya'ya güvenim çok fazla yoktu ters açıdan, ki izlemiştik hep beraber, kendi sahalarında hücuma çıkmakta bile sıkıntı çekmişlerdi sanki..
Pas konusunda söylenecek söz yoktu İspanya takımına; 1-0'dan sonra resmen ayaklarını seyretmişti bizim topçular ama, yine de ezilmedi denilebilir Fatih Terim'in öğrencileri..

Samiyen'e gelen İspanya takımı da, muhtemelen daha baskılı, daha sert bir rakip ile karşılaşmayı bekliyordu.. İçerde bu kadar zorlayabildiyse Türkiye, dışarıda -Samiyende- çok daha kuvvetli olacaktı taraftarı ile birlikte..
Ama olmadı..
3 pası üst üste yapmayı bile geçtim, attığımız 1. gole kadar Türk Milli takımı orta sahayı geçmekte bile zorlandı.. 22. Dakika geçilirken, durum 0-0 olmasına rağmen tribünler susmuş, takım durmuş, İspanya takımı hazırlık paslarını rahatlıkla yarı alanımızda yapar olmuştu.. Gole kadar sürdü bu durum..
Golde Arda'nın asistini görmezden gelmemek lazım.. Galatasaray forması altında en fazla yaptığı şey, o bölümden sağ ayağı ile kaleye doğru topu kesmek..Yine aynı yerden kesti, ve yine skoru değiştirmeyi başardı "o" orta ile.. Bu gol takımla beraber, üst üste gelen İspanya atakları ile buz kesilmiş taraftarı da azıcık ateşlemeyi başardı..
Maçın kırılma anı olarak Nihat ile ikinci yarıda kaçan pozisyonu gösterebiliriz. O topu ağlara yollasaydı eğer, çok daha farklı yorumlar yapılacaktı maçtan sonra kuşkusuz..

Neticesinde formsuz Torres'in penaltı yaptırması ile dengelenen karşılaşma, Guiza'nın becerisi ve defansın uyuması sayesinde A Milli Takımın mağlubiyeti ile sonuçlandı..

İlki gibi, insanı uyutacak kadar boktan geçen maçın ardından akıllarda, İbrahim Üzülmez'in penaltı pozisyonunda direk kırmızı görmekten nasıl kurtulduğu, spikerin Jandarmaya başarılar dilemesi, aynı spikerin golü önce Nihat'a verip, sonra ondan alıp aynı coşku ile Semih'e taşıması, Arda Turan oley tezahüratları ve maç sonunda Samiyen'i terk eden umutsuz "seyirciler" kaldı..