Hayallerde Buluşuruz



"adam zıpkın gibi koşuyor sen niye duruyorsun... önün boş koşsana be çocuk... insan düşünür biraz o kadar para alıyorum bari onun için oynayayım..."

Yukarıda okuduğunuz cümleler anneme ait. cska moskova maçını izleyip eve geldikten sonra bana maçla ilgili yaptığı yorumlar. Esasında futbolla pek alakası olmayan bir insanın maçın tam özetini yapması da diyebiliriz bu cümlelere. Yaklaşık beş haftadır istanbul dışındaydım yanıma laptopumu almadım ki bir şeylerden uzak kalabileyim diye. Ancak futboldan ve Beşiktaştan hiçbir zaman uzak kalmak mümkün değil ama haber alma öğrenme kaynaklarınız da kısıtlı oluyor. Kahvede başka takım taraftarlarıyla maç izleyemedim için Gaziantep Galatasaray ve Kayserispor maçlarını izleyemedim. İstanbul'a gelmeden önce izlediğim Manchester maçında da durumun bu kadar kötü olabileceğini görememişim.

İlk yazımda anlattığım dayımla çalıştığı kahvede Beşiktaş muhabbeti yaparken Mustafa Denizlinin ceketini çoktan astığı konusunda hem fikir olmuştuk ama "Kurt hoca" lakabı takılan bir futbol insanının bu kadar pısırık olabileceğini düşünmemiştim. Şampiyon takımın diğer takımlara göre sezona hazırlanması başlaması daha zordur. Hem sağlam olan kadroyu koruyup hem de eksik yerleri düzgün bir şekilde doldurmanız gerekir. Mustafa Denizli bunların hangisini yaptı sormak lazım! Geçen seneki defansın dört adamından üçü değişmiş. Değişebilir iyidir ama istikrar kelimesini unutmamak lazım. Bu sene ligde 6 maç oynayan Beşiktaş sol bekte üç farklı adam oynattı. Sağ bek'e bir anda gökten inmiş gibi İbrahim Kaş kuruldu ama şu ana kadar ne iş yaptı ne gibi bir katkısı oldu bilmiyoruz. İsmaili iki maçta kesen "kurt hoca" Kaşta ne gibi bir cevher görebiliyor bize de göstersin de kendimizi bilelim. Geçen sene ocak ayında sözleşme imzalanan Fink takımın ligde attığı üç golünden birini atmışken kesik yiyen ilk kurban oldu yerine konulan isim neredeyse defans organizasyonlarında her yerde denenmiş olan Ekrem Dağ.

Hucum hattına gelmek yazmak karalamak isterdim ama biz bunları söyledikçe hiçbir şey değişmeyecek hep soruları biz sorucaz biz dinliycez. Tabata'yı neden aldın? Bobo'yla derdin ne? Sol bek diye alınan Tello'yu hangi akla hizmet 10 numara pozisyonunda oynatıyorsun? Yusuf'a her oynadığın takım Eskişehire benzemez demeyi hiç düşündün mü? Daha bir sürü soru bu gece bütün Beşiktaşlıların aklında dolaşıyordur, uyumak için yataklarına girdiklerinde sıkıntı üstüne sıkıntı ekliyorlardır soruları cevapsız kaldıkça.

İstanbuldan ayrıldığım şu beş haftalık süreçte kafam hep bu konulardan uzaktı, sürekli meşgul olacak başka şeyler buluyordum aklım ne zaman  bu konulara kaysa kendime uğraşacak bir şeyler buluyordum kafam rahat ve dinç oluyordu. Beşiktaşımı bu haline getiren suçlular hiçbir şey yokmuş gibi demeçler verdikçe biz yine bir yerlere kaçmak isteyip döndüğümüzde Beşiktaşımızı "bizim" olarak bulmak isteyeceğiz ama bunlar hep hayalmiş gibi geliyor.

oneblood