Ne zannediyordunuz ki?

Maç yazıları genellikle maçtan hemen sonra sıcağı sıcağına yazılır analizi hemen yapılır. Hatta stadda maçı izleyen spor yazarları yazılarını devre arasında yazmaya başlar, maçın 80. dakikasına doğru da bağlı oldukları spor gazetesine gönderirler baskının yetişmesi için. Ama o son 10 dakika da gol yada goller olursa o yazı baştan aşağı değişebilir. Bu spor basınımızın da bir grup taraftar gibi sadece skora endeksli futboldan anladıklarını gösterir. 

Bu yazı da spor basınını eleştirmiycem sadece bir örnekleme yaptım. Dün ki denizli maçından sonra da okuduğum bloglarda herkes aynı kızgınlığını dile getiriyordu. "aşkınızı ne kadara sattınız" temalı yazıları okurken tribünü okumak meselesini ne yazık ki daha gerçekleştiremediğimizi anladım. Maçı kapalıdan değil eski açıktan izlememe rağmen o kavgaları çıkaranların millete saldıranların Beşiktaşla yakından uzaktan alakalı adamlar olmadığını biliyordum. O adamların Beşiktaşla, futbolla, bizim derdimiz sevdamız olan şeylerle uzaktan yakından alakaları yoktu. Maçtan önce biletleri ceplerine konup çeşitli gruplar halinde sağa sola konuşlandırılmış tipler olduğu apaçık ortadadır. Kimse Beşiktaş aşkını üç kuruş paraya satmaz, satanda zaten Beşiktaşlı olamaz! Beşiktaşlılığı kimse kimseye öğretemez ama kullanılan sıfatlar Beşiktaşlılara uymaz uydurulamaz. 

Açılan malum pankartın sonundaki ifadeyi yeniden okumak lazım. "vefasızlık yapma!" diyor herkese o pankart. Vefasızlık yapma derken hepimizi tehdit ediyor. Biz buradayız bizim ağa babalarımızda başkanın oturduğu yerin hemen alt tarafında. Sen ağalarımızı her rahatsız edecek şekilde bağırdıkça biz seni düşman olarak görür tepene bineriz gerekirse linç ederiz. Dün inönü stadında yeniden kan dökülseydi hiç şaşırmazdım çünkü inönüde bir savaş yaşanıyor. Esasında savaş kelimesi bir bakıma adaletli kalır esas olan organize olup gelenlerin, içinde gerçek sevdası olup onu korumaya çalışan tekrar eski günlerine döndürmeye uğraşan bir mücadele verenlere karşı soykırım uygulamaya çalışmadır. Bu kitleyi koruyacak kimse yok artık o tribünlerde, koruması beklenen kişilerse gözlerini kaçırıp üç maymunu oynar sadece. Belki de dün ki olaylara şaşırıp nasıl böyle olur diyen arkadaşlar hayal kırıklıklarını üç maymunlar yüzünden yaşadılar. Birileri Beşiktaşlı kimliği altına saklanıp tribünde mafyacılık oynamaya devam ettikçe bu sezon biz daha çok futbolun "f"sinden alakasız yazılar yazarız çizeriz okuruz.

oneblood