kim o, öcü..
anlık sinirler ve panikler insana her şeyi yaptırabiliyormuş gerçekten. ne kadar sakin olursa olsun, kendini dizginlemek zor böyle durumlarda, ya da ben böyle biriyim bilemiyorum.. hangisi lan :S
Dokuz saat ortalamalı bir yolculuk sonunda izmirden dönmüşüm, yorgunum da. otelden gerekli izinleri temin etmeme rağmen, eğitime katılmam gerektiği için haftabaşında geri dönmek durumunda kalıyorum, cumartesi gittiğim mini-tatil'den. ben içimden güzel güzel anıyorum Taksim'e doğru serviste giderken oteline de, eğitimine de şeklinde, nitekim saat sabahın körü olmasına rağmen birkaç saat sonra işbaşı yapmam gerekiyor.
anamın oğlum indin mi aramasının gelmemesi bir yandan bende şaşkınlık yaratırken, bir yandan da uyusun hiç rahatsız etmiyim diyorum, biraz sonra başıma gelecekleri bilmeden. Taksimde hava buz gibi, sabah serinliğine bir de rüzgar eklenmiş, uçuruyor ortalığı.. Sırtımda çantam apartmana giriyorum 5 dakika gibi bir yürüyüş ardından, sıcak.. güzel..
zili ve kapıya atılan yumrukları kimse duymayınca telefona sarılıyorum, kontor yok çok güzel derken arkadaşa mesaj atma yoluna gidiyorum, önce evi ara sonra cebi ara açana kadar da bırakma hee diye tembihliyorum. kapıdan duyuyorum ev telefonunun sesini ama pek umudum yok açılacağından, oda ile salon arası biraz uzak. ister istemez heyecanlanıyorum, stres basıyor her yanımı cep de cevap vermiyor lan mesajını gördüğüm zaman, kafamda planlar kurmaya başlıyorum ama her yol aynı kapıya çıkıyor.. sabahın körü, komşularla da uğraşmak istemiyorum kapı tekmeleyip, zira alt kat ile koca karı kavgası hiç de gitmeyecek sabahın köründe.. gelen mesajın harareti, üzerimdeki eve girme baskısı, bilinçaltımın oyunları sayesinde hayatım boyunca unutmayacağım o hareketi gerçekleştiriyorum,
eve giriyorum..
sanıyorum çok derin uykudaydı, içeri gittiğimde de zaten yorganın altında gözükmüyordu, oda da soğuk iyice iletişim aletlerinden uzaklaşmış kadıncağız.. bir an lan! desemde ikinci dürtüşte gözlerini bana dikişi ile içimdeki harareti aldı annem..
Ev bütçesine hatırı sayılır bir gider bırakan hareketi, sorduğu ilk sorusuna verdiğim cevapta tek kelime ile özetledim;
-Nasıl girdin ?
-Kırdım.
Siyah..
"başımı duvarlara vurmak isteyecek kadar üzgünüm halime aslında. yenilgiye değil kahrolmam, kayboluyoruz, beslenemiyoruz artık yenilgiden taraftar adına, O'na dır isyanım. böyle değildi benim Beşiktaş'ım, böyle değil benim sevdam bu maneviyata..
kimse anlamazdı kahvaltıda beyaz peynir + siyah zeytin ikilisinin anlamını Beşiktaş'lıdan başka, ama artık onlar da yozlaşıyor, kahvaltılar brunch oldu, sevdamız yalan .. "