Uefa'yı S.ktiret Saldır Beşiktaş!!
Hep düşünürüm, tribünden söylenen besteler, futbolcuları ne şekilde etkiliyor diye. Yabancı futbolcuların İnönü tecrübesini ilk tattıklarında neler hissettiklerini, takım arkadaşları ile neler konuştuklarını falan..
Mesela maç öncesi, futbolcunun ismini melodik bir şekilde söylüyor tribün.. O sıra futbolcu ısınmada.. Yeni takım arkadaşları diyor hadi git.. Anlamıyor, nereye gideyim.. Diyorlar ki, önlerine gideceksin, Oley çekeceksin.. En kariyerlisi dahi şaşıp kalıyor bu seramoniye, kendini değerli görüyor belki hatta.. Tribünün bu hareketi iki tarafa da gaz veriyor üstüne..
Bunu yaşayan her futbolcunun kendi kendine oha lan dediğine kalıbımı basarım. Bizdeki -türkiye için söz ediyorum- tribünsel seramonilerin yanına yaklaşabilecek avrupada örnek olduğunu da -tribün ile futbolcu arasında - düşünmüyorum. Türk insanı olarak birbirini gazlamada sahip olduğumuz başarı, doğrudan tribünlere enjekte edilmiş sanki..
Aslında bu ufak bir detay her taraftar için. Dün oynanan CSKA maçında da, benzer hisleri CSKA'lı futbolcular yaşamıştır diye tahmin ediyorum. Onları çağırmasak da fakyu çeseka dediğimize karşılık el sallamalarından belli idi anaa taraftara bak lan şeklinde düşünceleri..
Karşı cephede ise, alışık olduğu o taraftarı ile pozisyona giremeden gol bulmaya uğraşan bir Beşiktaş vardı. Tekniğe taktiğe girersek çıkamayız, paralel olarak atlıyorum.. İkinci yarı, skorbordda Wolfsburg'un beraberlik golünü gördükten sonra çıkan ümitler tükenmedi, Saldır Beşiktaş.. bestesi daha bu hafta sonu Beşiktaş seyircisi masturbasyon yapıyor'u nazikçe söylemeye çalışan Erman Toroğlu'ya kapak oluyordu.. Ne var ki beste, Süleyman Youla'dan beri uğursuzluğunu koruyor bana göre.. Diyarbakır maçında da uzunca değişik şekilde söylenmişti..
Neyse, dakikalar 60'ı buldu falan, işler iyicene zora girdi, yavaş yavaş susarak sadece pozisyonlarda homurdanması gereken o tribün, "Uefa'yı siktiret Saldır Beşiktaş" şeklinde besteyi mutasyona uğratarak Nirvana'ya ulaşmayı başardı.. Biz farklıyız oğlum Beşiktaş tribünü bu manyak bir yer geyiğine girmek istemiyorum ama, şu lafı, öyle bir dakikada söyleyebilecek insanı bırak Türkiye'yi, hiç bir ülkenin takımının tribününde bulamazsın..
İşte o dakikada bende düşündüm.. Sahada olan Beşiktaşlı topçular -en azından hemen algılayabildikleri için türk olanlar- neler geçirmişlerdir kafalarından diye..
Sadece saldırmamızı istiyorlar.. Atamasak dahi, yesek dahi.. Yapamasak dahi.. Sadece saldırmamızı, saldırmamızı..
Bunu siyah beyaz forma ile, o saniyede, o çimlerin üzerinde düşünmüş olabilmeyi hayal etmek dahi insanın tüylerini kaldırıyor.. İstiyor taraftar işte.. Golü, Uefa'yı, 3 puanı, grubu falan değil.. Sadece akın eden Beşiktaş'ı görmeyi..
Bilemiyorum neler hissettiler.. Ne düşündü mesela Ekrem, Toraman, Nihat, Deli İbo.. Nasıl etkilendiler.. Ama mücadelelerinin karşılığını skorboarddan değil de tribünden aldılar maç sonunda ki, bu da ucundan kıçından bir yerinden etkilendiklerinin göstergesidir..
...
Ha keşke, hoca da bizim gibi olsa, Uğur İnceman'ı değil de, ne bileyim tabatayı falan düşünseydi. Veya sakatmıydı bilemiyorum ama, Batu da iyi giderdi belki..
Neyse ya..
Son olarak, yenildik diye Manisa'ya gitmeyi düşünürken vazgeçen var ise, oturup yeniden düşünmesini isterim kendi adıma.. Uğraşıyoruz nasıl gideriz diye, umarım bulacağız bir çare..
Kupaları siktiret saldır Beşiktaş..
taksim
Mesela maç öncesi, futbolcunun ismini melodik bir şekilde söylüyor tribün.. O sıra futbolcu ısınmada.. Yeni takım arkadaşları diyor hadi git.. Anlamıyor, nereye gideyim.. Diyorlar ki, önlerine gideceksin, Oley çekeceksin.. En kariyerlisi dahi şaşıp kalıyor bu seramoniye, kendini değerli görüyor belki hatta.. Tribünün bu hareketi iki tarafa da gaz veriyor üstüne..
Bunu yaşayan her futbolcunun kendi kendine oha lan dediğine kalıbımı basarım. Bizdeki -türkiye için söz ediyorum- tribünsel seramonilerin yanına yaklaşabilecek avrupada örnek olduğunu da -tribün ile futbolcu arasında - düşünmüyorum. Türk insanı olarak birbirini gazlamada sahip olduğumuz başarı, doğrudan tribünlere enjekte edilmiş sanki..
Aslında bu ufak bir detay her taraftar için. Dün oynanan CSKA maçında da, benzer hisleri CSKA'lı futbolcular yaşamıştır diye tahmin ediyorum. Onları çağırmasak da fakyu çeseka dediğimize karşılık el sallamalarından belli idi anaa taraftara bak lan şeklinde düşünceleri..
Karşı cephede ise, alışık olduğu o taraftarı ile pozisyona giremeden gol bulmaya uğraşan bir Beşiktaş vardı. Tekniğe taktiğe girersek çıkamayız, paralel olarak atlıyorum.. İkinci yarı, skorbordda Wolfsburg'un beraberlik golünü gördükten sonra çıkan ümitler tükenmedi, Saldır Beşiktaş.. bestesi daha bu hafta sonu Beşiktaş seyircisi masturbasyon yapıyor'u nazikçe söylemeye çalışan Erman Toroğlu'ya kapak oluyordu.. Ne var ki beste, Süleyman Youla'dan beri uğursuzluğunu koruyor bana göre.. Diyarbakır maçında da uzunca değişik şekilde söylenmişti..
Neyse, dakikalar 60'ı buldu falan, işler iyicene zora girdi, yavaş yavaş susarak sadece pozisyonlarda homurdanması gereken o tribün, "Uefa'yı siktiret Saldır Beşiktaş" şeklinde besteyi mutasyona uğratarak Nirvana'ya ulaşmayı başardı.. Biz farklıyız oğlum Beşiktaş tribünü bu manyak bir yer geyiğine girmek istemiyorum ama, şu lafı, öyle bir dakikada söyleyebilecek insanı bırak Türkiye'yi, hiç bir ülkenin takımının tribününde bulamazsın..
İşte o dakikada bende düşündüm.. Sahada olan Beşiktaşlı topçular -en azından hemen algılayabildikleri için türk olanlar- neler geçirmişlerdir kafalarından diye..
Sadece saldırmamızı istiyorlar.. Atamasak dahi, yesek dahi.. Yapamasak dahi.. Sadece saldırmamızı, saldırmamızı..
Bunu siyah beyaz forma ile, o saniyede, o çimlerin üzerinde düşünmüş olabilmeyi hayal etmek dahi insanın tüylerini kaldırıyor.. İstiyor taraftar işte.. Golü, Uefa'yı, 3 puanı, grubu falan değil.. Sadece akın eden Beşiktaş'ı görmeyi..
Bilemiyorum neler hissettiler.. Ne düşündü mesela Ekrem, Toraman, Nihat, Deli İbo.. Nasıl etkilendiler.. Ama mücadelelerinin karşılığını skorboarddan değil de tribünden aldılar maç sonunda ki, bu da ucundan kıçından bir yerinden etkilendiklerinin göstergesidir..
...
Ha keşke, hoca da bizim gibi olsa, Uğur İnceman'ı değil de, ne bileyim tabatayı falan düşünseydi. Veya sakatmıydı bilemiyorum ama, Batu da iyi giderdi belki..
Neyse ya..
Son olarak, yenildik diye Manisa'ya gitmeyi düşünürken vazgeçen var ise, oturup yeniden düşünmesini isterim kendi adıma.. Uğraşıyoruz nasıl gideriz diye, umarım bulacağız bir çare..
Kupaları siktiret saldır Beşiktaş..
taksim
This entry was posted on 10 Aralık 2009 Perşembe at 00:26. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.
# by Adsız - 10 Aralık 2009 02:29
yazı çok güzel bildiğin gaza geldim.bi de dün dikkatimi çekti maç sonu bobo en önde tek başına içeri giderken "beşiktaşım buraya" diye bağırdığımızda hemen durdu arkasını dönüp takımın yanına gelmesini bekledi.yani o kadar da habersiz değiller söylenenlerden.
# by Pamukk - 10 Aralık 2009 11:59
batu kadroda yoktu sanırım, hatta dün ayrılmak istiyor haberleri döndü durdu. adam olmicak ondan vol1232456789
Yorum Gönder