Dost muyuz Düşman mı?
Bu yazı esasında futbol takımıyla ilgili olacaktı ama bugün okuduğum iki haberden sonra sinir kat sayım sağolsun yöneticilerimiz tarafından en üst seviyeye çıkartıldı. Keşke sadece futbol yazmak zorunda kalsak diğer branşlardaki her şey güllük gülistanlık olsa da ben futbol yazısı da yazmam hiçbir şeyi eleştirmem hatta Mustafa Denizliye de bu sene değil 10 sene daha tahammül ederim.
Beşiktaş yönetimine giren her isim her şeyi kendisinin en iyi bildiği konusunda hipnoz ediliyor sanırım. Oturduğu yerden görmediği izlemediği bilmediği şeyler hakkında çok iyi atıp tutabiliyorlar. Mete Düren bugün haber1903.coma verdiği röportajda hentbol takımının Eskişehir maçında neden eski açıkta oturtulduğuna dair eleştirileri cevaplarken zeytinyağı misli üste çıkmak için suçu taraftara atmış. Kimlerin hentbol maçına gittiğini sorgulamış. Ben kendi adıma hentbol takımının bu sezon neredeyse her maçına gittim. 3 seneden beri de hentbol takımını yalnız bırakmıyoruz. İstanbul dışındaki deplasmanlarda da yalnız bırakmayan arkadaşlarımız var. Ama bu 3 sene içinde salonda kupa kaldırma törenleri dışında hiçbir yönetici göremiyoruz. Hentbolcular yöneticilerden daha fazla bizi görüyorlar! Yöneticilerle değil bizlerle birer aile oldular. Peki Mete düren hiçbir maça gelmemişken biz taraftarların maça gitmediğini nereden biliyor. Gece rüyasında boş salonlar mı görüyor? sihirli küresi var da ona bakıp mı yorum yapıyor yoksa herkesi kendisi gibi mi görüyor?
İkinci sevimsiz haberimiz de yine amatör branşlardan geldi. Şaşırmadınız değil mi? Engelli basketbol takımımız nam-ı diğer çelik pençeler artık bir sponsor şirketinin himayesi altına girdi. Basketboldan sonra bir şube daha sponsorlara teslim edildi. Yeni yönetim başkanı ve kurulu kambur olarak gördükleri amatör branşları bir bir üstünden atmaya başladı. Futbol piyasası göz önüne alındığında hele bizim klübün kimlere hangi paraları ödediği düşünülürse çelik pençe için kullanılması gereken para sadece deve de kulak kalır. Mesele para ödemek değil herhalde mesele Beşiktaşı kültüründen koparıp sadece bir futbol klübü haline getirmek.
Ben bu işlerin daha yeni başladığına inanıyorum. Bir nevi sonun başlangıcı yani. Sırada Voleybolcular var bakalım onları ne gibi yaptırımlar bekliyor. İstanbul'dan uzaklaştırırlarsa şaşırmam. Yok etmek istediğin şeyi önce sevdiklerinden ayırırsan gerisi iplik gibi sökülür. Yönetime yaptıklarından sonra oluşan kızgınlığımız her olaydan sonra artık nefrete dönüşmüş durumdadır. Düşman olmamıza az kaldı!!
oneblood
This entry was posted on 29 Mart 2010 Pazartesi at 20:04. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.
Yorum Gönder