Kaybedilen Şampiyonluklarda Payım Var #2 "2007-2008 Sezonu"

Lanet olsun ki seriye bağladım sanırım bu işi iki sezonda.. Birinci sezon hikayesini okumak isteyenler buraya.

Pek ders çıkartamadık heralde birinci sezondan ki, yine eller kaleme gitti takım ligin zirvesini kovalamaya başladığı zaman.. Fazla maç yazmadığım için detaylandıracağım anıları, güzel anılardı ayrıca da..

2007 - 2008 Sezonu

* 22 Şubat Cuma günü 26. hafta maçı için Denizli'ye gidecekti takım, ardından da biz tabiki.. Bu günü yanımdaki ufak bloknota saat saat kaydetmeye karar vermiştim, ne de güzel etmişim. En yorucu olmasına rağmen, en garip olanlarından bir tanesi idi Denizli yolculuğu..
Yönetim otobüs vermemişti 1'den fazla.. Yer azdı, bilet pahalıydı (50TL) ve bir otobüs gidecekti.. Gitmek isteyen çok olduğu için gizli bir yerden kalkacak olan otobüse son anda yetişmemize rağmen binememiştik, hınca hınç dolu arabanın arkasından bakarken "ben bir şekilde gidiyorum arkadaş, eve dönemem ..kerim böyle işi dediğimi hatırlıyorum.. "
Gecenin 1'iydi yanılmıyorsam, hareme geçmek için bineceğimiz Beşiktaş-Üsküdar motoruna, bitmek bilmeyen bir enerji ile depar atıyorduk son sefere yetişmek için, ki başardık da uzun koşunun ardından.. Üsküdar-Harem yürüyüşünü anlatmayayım.. :) Ama harem, harem olalı böyle boş kalmamıştır heralde.. Sadece bir tane seferli araba vardı kalkacak, o da Kütahya'ya gidiyordu atladık, yayıldık koltuklara.. Kütahya'dan ikinci araba ile Manisa yoluna devam edip, Salihli'de indikten sonra Denizli'ye giden otobüslerden birisine bindik, öğleden sonra 3 gibi Denizli'deydik..
Nobre ve Holosko attı golleri o gün.. Hayatımda gördüğüm en kral deplasman tribünlerinden bir tanesi vardı Denizli'de.. 2-1
Dönüşü otobüste yaparken arka koltukta abilerin, 3 tane genç varmış şehirler arası yolla üç tane şehir dolaşarak gelmişler, helal olsun muhabbetine kulak misafiri olmak çok hoşumuza gitmişti.. Besteler dillerde, umutlar kalplerdeydi dönüş yolunda..
* 03 Mart'ta Lider olduk.. Mabet'e galatasaray geldi, Nobre el salladı topu ağlara yollarken.. Uğurlar bazen tek atışlık yanılma payı veriyorlar, istisna gibi.. Galatasaray maçını yazmadım, itiraf edeyim..
* Bir Cuma günü yine, 07 Mart tarihi, efsane maçlardan birine daha ev sahipliği yaptı Ankara'da.. Lider, Gençlerbirliği'ne konuk olacaktı, sabahtan çıktık yola biz de.. Bolu'da otobüs tekledi, ama toparlamayı başardı.. Baharın ilk esintileri çok hoştu yollarda..
Maçın ilk yarı sıkıntılı geçerken, tek tesellimiz emniyet mensuplarından yürüttüğümüz tavuk pilav kumanyası olmuştu.. Karınlar doyunca, takıma da enerji geldi, ikinci yarıda Toraman ilk golü attı ama, yemeden edemedik .. 1-1 girilen 90. dakikada, umutların çökmeye yüz tuttuğu, buz gibi rüzgarın enseden girdiği, ellerin vücutlarda totem sıfatıyla birleştiği o "son" anda geldi gol.. BoBo tribünlere koşarken tribünler de O'na koştular gözleri yaşlı..
Lider dönüyorduk İstanbul gişelerine, lider gittiğimiz Ankara'dan..

İki üç hafta öncesinde şampiyonluğu kovalayan 3 takımdan biri iken, bir anda liderliğe oturmuş ve mutlu sona gidiyor gibiydik..

* Trabzonspor geldi sonraki hafta.. Gençler maçının yazısında, takım gol olsun yağsın Trabzon'un üzerine diye bitirmiştim.. Hissettiler heralde, 3 tane yazdık trabzona İnönü'de..


Yazmadım Trabzon maçını deftere.. Galatasaray maçını yazmamamı affeden totem, ikinci hatayı affetmedi işte.. Ben kafamı ..keyim diyeceğim günleri sonradan farkedecektim..
Takım Belediye deplasmanına gitti Trabzon'un ardından.. Şu maçın devre arasına doğru BoBo'nun atıldığı ve yenildiğimiz maça..
Yıkılmak böyle bir şeydi her halde..

Sonraki hafta Fenerbahçe geldi, Dolmabahçe'den 3 puanla döndü.

Tramvanın hasını yaşattı taraftara Kartal ikinci kez..

İkinci kez yürüdü o sessiz, hüzünlü ve düşünceli kalabalık semte doğru,
ve bir sezon daha kapandı kahverengi ajanda..

Yanlış yaptım yine, yazmalıydım.
Sonradan fark ettim böyle olduğunu..
Özür dilerim.


taksim