Sen Benim Beyazlamış Saçım..
Herşeyin yolunda gitmiş olması ister istemez canımı sıkıyordu birkaç gün öncesinden, ben öyle herşeyin istediğim gibi gitmesine alışık bir insan değilim. Bir şeyler ters gitmez ise, bir şeyler ters gidiyor veya gidecek demektir, bu benim hayatımın müdahale edemediğim yegane kuralıdır.
Önce "bilet", sonra "tren organizasyonu", son olarak da "stada giriş" problem çıkarmayınca, sahaya çıkacak 11'den korkmaya başlamıştım. Nitekim daha maçın başında canlar sıkılmaya başlıyordu.
Teknik taktik tartışacak değilim, ama ilk yarı için genel olarak rezil sıfatını kullanabilirim. Ernst dahil, oyun oynama adına hiç bir şey yapmadık.. Devre arası ile birlikte sahadaki gerilim, içeri ancak giren tayfanın sıkıştırması ve diğer dillendirilmesi hoş olmayacak mevzular ile birleşince ister istemez tatsızlık yaşatıyordu taraftara.. İlk yarı ile moral/gaz dengesini tamamen yitirmiş taraftar, -bunu söylemek istemem ama- çıkan kavganın da ateşlemesi ile ikinci yarıya iyi başlıyordu, devre arası 35 dakika içerden çıkmayan muhtemel fırça yemiş Beşiktaş Takımı gibi..
Dakikaların önüne set kurup durdurmak isterdim 60'dan sonra, zira çok çabuk ilerliyordu adi.. Sinirler param parça, aptalca düşülen ofsaytlar bıçak gibi saplanıyordu kalplere, isyan geliyordu bir yerlerden, hissetmek kolaydı.. Saldırı vardı ama yıkılmayan defans, köşeden çıkan toplar sinir bozuyordu, hüzün artıyordu gerginlikle beraber, böyle olmamalıydı..
70'li dakikalar sinsi sinsi kıkırdamaya başlamıştı solumuzdaki skorbord üzerinden..
Kötü bir haftasonunun ilk çizgilerini çizmeye hazırlanıyordum bende beynimdeki tuvalde.. Bir an yeni yeni duymaya başladığım, "olum senin kafada fazla beyazın var lan, oha bu yaşta" "tek tek ama var, aha bak burda, burda.. " şeklindeki tepkiler aklıma geldi, kendi "içsesim" de karşılık verdi akabinde; "ulan sen de bu takımı sevsen, senin de olur.. Kolay mı Beşiktaş'lı olmak ?"
Aldığım nefes git gide daralırken, sağ tarafımda tribünün yönlendirici tayfası bir şeyler bağırtmaya bağırıyorlar ama, vücut istese de çok fazla çıkmıyordu iki dudak arasından ses işte.. Olmayacak gibiydi, saha ile iletişimimi tamamen kesmek üzereydim artık, geleceğe değil de, geçmişe odaklanmak istiyordu beyin, fakat "geçersiz işlem yürüttü" hatası veriyordu kendi kendine mutlu günleri istedikçe hayal alemimde..
Soldan İbo'ya bıraktı o sıra Yusuf, içeriye baktım İbo kesmeden önce bende, kim var diye ortalayacakmışım gibi.. İyi kes ooluuaamm, hadi iboğğğ sesleri geldi arkalardan, ibo doldururken içeri..
Düdüğü duydum sadece hengamenin ortasında, penaltıydı, ilk kez gol olacaktı.. Biliyordum..
3 Puan'ın habercisiydi..
Köşeye bırakırken Zapo, sevincinden birbirine vuran herkes ile birlikte alıyordum ben de oksijeni.. Tamamdı artık, gerisi geliyordu ..
Daralan ciğerler yeniden açılmıştı.. Kemerleri bağlamadan uçuşa geçiyorduk artık..
Alen ellerini kaldırdı santra ile beraber, tüm eller havada kilitlendi ...
Şşş yaptı.. Bir saniyeliğine sessiz kaldı tüm dünya...
Ve o sessiz dünyaya haykırdı aşıklar..
1
2
3...
taksim
This entry was posted on 11 Nisan 2009 Cumartesi at 12:17. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.
# by MiTo1940 - 12 Nisan 2009 09:34
sana verilir tüm oylar... Blog ödülü senin olsun...
# by Barizzio - 12 Nisan 2009 13:06
Eline sağlık, tüylerim tiken tiken oldu
# by yürü güneşe - 12 Nisan 2009 22:41
Hocam ne yaptın sen yaa, o anı yaşattın bize:
Şşş yaptı.. Bir saniyeliğine sessiz kaldı tüm dünya...
Ve o sessiz dünyaya haykırdı aşıklar..
1
2
3...
Yorum Gönder