Beşiktaş:34 Kızılyıldız:30
Geçen sene klübe iki kupa kazandıran tek takım futbol takımı değildi. Bu sene yine "tam anlamıyla Beşiktaş" diyebileceğimiz Hentbolcularımızla yeniden buluştuk Süleyman Sebada.Benim için hentbol maçlarına gitmenin tek ızdıraplı tarafı diki-litaşın o dik yokuşunu çıkmak. Hatta yokuşta karşılaştığımız bir arkadaş "hentbol maçına mı gidiyoruz yoksa alp dağlarına kayağa mı belli değil" dedi. Haksız da sayılmaz tek eksik o yokuşta kar olmaması . Salona soluk soluğa ulaştığımızda kapının önündeki yoğunluk mutlu etti beni, ilk maç olması büyük etken ama o salonda sadece iki üç kişi maç izlediğimiz günlerde oldu. Salona girdiğimizde her zamanki sıcaklık etkisini yaşadık, insan durduğu yerde su kaybı yüzünden 3-4 kilo verebilir diyeyim gerisini siz anlayın. Takımlar ısınırken rakip takımı analiz etmeye çalıştık özellikle bu adam can yakar diyen birini göremesek de maçın 60 dakikasıda oyundan kopmayan bir takıma sahipler. Maddi konularda bizden pek farkları yok, formalarındaki reklam sayısından durum açıkça belli oluyor. Maçta sürekli Zeliçin patlama yapmasını bekledik ama takım herhalde yavaş yavaş ısınacak sezona, hucüm gücümüz iyi durumda ama defansımız geçen seneyi aratıyor. Burda 4 değilde 5-6 farkla kazansaydık tur garanti diyebilirdik ama deplasman da herşey farklı olabiliyor. Maçtan sonra takım tribüne gelince yanımıza kadar sokulup teşekkür ettiler işte sadece o an bile bir taraftar olarak size yetebiliyor. Salon çıkışı Gökhan Aksuyla konuştum "sakatım ama rövanşa yetişicem" dedi. Oyuna girdiği anlarda maça katkısını hep beğenmişimdir Gökhanın, bir de bana verdiği bileklik hatrına ayrı severim onu :) Bir pazar günü "Gerçek Beşiktaşı" bize yaşatan herkese teşekkürler özlemişiz valla.
ps:fotoğraf resmi siteden
oneblood
This entry was posted on 12 Ekim 2009 Pazartesi at 00:30. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.
Yorum Gönder