Spor Meydanı @ CemTV
İsim isim afiş ettiği insanların karşısında sürekli durabilmek, Beşiktaş İnönü Stadı'nın güvenlik kamera görüntülerini TV'de yayınlayabilmek, insanlara bir şeyleri itiraf ettirebilmek öyle her yiğidin harcı değil. "Tuğrul Yenidoğan Arşivi" şeklinde özel isim halini almış her soruya cevap kayıtlardan bahsetmiyorum bile.
Şimdi programda konuşulana bakıyoruz. Genel anlamda Endüstriyel Futbol'u benimsemiş bir olması gereken anlayışı. Kapalı tribünün zengin kesime verilerek, bizleri kaba tabirle kale arkalarına sürme fikri, fakir edebiyatı olarak aşağılanan "parası olmayan maça gelmesin arkadaş" klişesinin savunulması, Avrupada oturmuş sponsor köpeği yönetim, yönetim köpeği taraftar modelinin reklamının yapılması vs. vs..
Kaynak olarak gösterilenler de, Beşiktaş tribününün yönetim aleyhine ciddi olarak dönmeye başlaması ile birlikte stadda gelişen olaylar. Gruplaşmalar, çatışmalar.
Şimdi burada bir ayrım yapılması gerekiyor. Tuğrul bey fişliyor tek tek. Fişlediği adamların, yönetim tarafından oraya tek tek konulduğunu, her birinin cebine "protesto engellemek" amaçlı bilet+para iliştirildiğini bilmeyen yok. Öldürmek için programlanmış bu adamların nasıl bir rant için savaştıklarına insan şaşıyor kalıyor hatta.
Buraya kadar tam istediğimiz gibi gidiyor sayın Yenidoğan. Hatta Yıldırım efendinin "temizlik" açıklamaları da işin kirli kısmının bu kadar yüzeye çıktığından mütevellit yapılmıştır diye tahmin ediyorum. Çünkü geçmiş zamanlarda olanlardan çoğu insan haberdar değil iken, şimdi bütün Beşiktaş Camiası CemTV başında program seyrediyor. Dolaylı da olsa neyin ne olduğunu anlıyor...
Sonra bakıyorsun, Tuğrul bey bir anda," bu konuda afiş etmediği" ellerinden tribündeki tek varlıkları olan "set" alınmak istenmiş insanlar hakkında atıp tutmaya başlıyor. Yok efendim amigoluk abiden kardeşe geçermiş, setin etrafında 40 yaşında abiler olmazmış vs. imiş. Falanmış filanmış. Bunları yorumlayarak, eleştirebilmek için biraz içinde olmak gerekir. Nelerin yaşandığını görmek gerekir. Eskiden içinde olmak yetmiyor çünkü. Kendi de söyledi, eski ile şimdi arasında fark var. Hem güçler anlamında, hem yeni gelen insanların yapabilecekleri anlamında.. Tüm hikayeye uymayan, canımızı sıkan en büyük parça burası işte. Tabi unutmadan söyleyelim, "masum değiliz hiç birimiz."
Bu noktada Beşiktaş'ı dışarıdan takip eden adamın kafasına da yanlış düşünceler sokulmaya başlanıyor. Gelenek olarak bahsettiğimiz ve arkasında durduğumuz bir düzen ile, öldürmeye programlanmış yaratıkları bir tutarak bu sefer yönetimi ayırıyor işin içerisinden o konuşmalar ile. Herşey ortada iken, muhabbeti döndürmek gibi bir şey bu. Yönetimin adamlarını yerden yere vururken, yönetimi işin dışında tutmak; üstüne neredeyse tebrik etmek.. Emniyeti, gösterdiği adamları yakalaması için yönlendirirken; medya karşısında Demirörenin bir hesap vermesi gerektiğini belirtmemek..
5 Dakikada bir ağızlarının payını Tuğrul'dan alan konukları da es geçmek olmaz programda. Adına besteler yapılmış bir yüz karası olan Muhittin Boşat'ın sütten çıkma ak kaşık misali yorumlarını, her bokun ince detayını dahi bildiğinden emin olduğumuz Sinan Vardar'ın çocuklarını öne sürerek ettiği inkarlarını, bilgi işlem sorumlusu gibi duran fenerbahçeli yorumcuyu ve programa hiç bir katkısı olduğunu düşünmediğim galatasaraylı olanı da şaşkınlıkla izliyoruz. Son programda Muhittin laptopa bakmak suçundan fırça yedi mesela..
Şarkı araları da enteresan. Daha önce spor programlarında görülmemiş şey.. Merak ediyorum, kendi arşivinden çıkartığı ve muhtemelen aşık olduğu bu parçalar stüdyoda da çalıyorsa, eşlik edip kendinden geçiyor mudur ? Eğer geçiyorsa, konukların tepkilerini daha fazla merak ediyorum.. Bilmeden kafa sallamalar, ufak nakarat eşlikleri, tuğrulun yanında çok sırıtmamak için kasmalar falan.. Komik oluyordur tahminen..
Bir yere bağlamayacağım sonunda, bağlanacak yeri zaten serinin sonunda belirleriz.. Dizi gibi izliyoruz.. Neticede program iyi reyting yapıyor diye tahmin ediyorum. Bölümlere ayrılmış videolar, yeni program için insanları meraklandırıyor vs.. İzlenecek ve bir şeyler öğrenilebilecek, belki ulan ben bunu gördüm/bunu tanıyorum denilebilecek bazı durumlara tanık olduk ve olmaya da devam edeceğiz.. Yollanan mailleri direk okuması da enteresan ki tecrübeyle sabittir :)..
Son olarak, Optik Başkan'ın ilk röportajını izleyenler anlamıştır, çok büyük bombalar çıkacak gibi o konuşmadan..
CemTv'den şimdilik bu kadar..
taksim
This entry was posted on 28 Ekim 2009 Çarşamba at 03:11. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.
Yorum Gönder