Yat! Yat! Yat!


İnönüye gelen takımların -hele bu takımlar ufak takımsa- tipik özellikleri skor uygunluğuna göre maçı oyalamak, durdurmak, zaman kazanmak..
abdullah avcı iyi öğretmiş takımına, hasagiç ve arkadaşları baya yattılar maç boyunca, gol yiyene kadar.. hatta hasagiç o kadar abarttı ki zamandan çalmayı, en sonunda gitti sakatladı kendini -iyi oldu-.. o yerdeyken bizim takımdan biri cinlik yapıp orta sahadan golü yazsa ne olurdu bilemiyorum, çünkü oyun 1 pozisyon daha devam etti..
Öne geçtikten sonra yatan göremedik.. beraberlikte camdan futbolcu olan belediyeli oyuncular mağlup durumdayken baya sağlam göründüler..
pek sayın abdullah avcı maçtan sonra çıkıp Beşiktaş taraftarına yakıştıramadım söylenenleri kabul etmiyorum dedi, ancak tribün durup dururken bağırmıyor hiçbirşeye.. kimseyi kandırmasın, ayan beyan ortadaydı niyetleri..

susup kafanı öne eğeceksin, sonra da devam edeceksin tıpış tıpış..

Oh Be!

Beşiktaşlı olmak hakkaten zor iş bunu anlıyorum her hafta.. ayrıca da biliyorum erken öleceğim, çoğu diğer Beşiktaş taraftarı gibi..
3 maçtır yenemediğimiz Belediyespor karşısında, 3 hafta önceki Konyaspor maçına çıkmış Beşiktaş'ı izledik ruhen.. tarafar da takıma uyum sağladı ve ilk yarı boyunca resmen uyuduk.. zaten yıllar geçtikçe tribünün tadı, sesinin gücü azalıyor, böyle maçlar da üzerine gelince hepten susuyoruz, başlıyoruz maçı izlemeye..
Aslında maçtan önce kadroya baktığım zaman iyi oynarız demiştim, ancak işler öyle olmadı.. beklenen Holosko yerine değerlendirilen isim Ekrem'di, o da Ernst'in tek başına kurduğu Beşiktaş Defansının önündeki 3 lüden biri olarak oynadı.
Taraftar olarak fena kastık gol olsun diye-yanlıs anlaşılma olmasın stres bakımından, yoksa bağırma konusunda vasatı aşamadık-, futbolcular aynı inancı göstermediler ama ite kaka çizgiden içeri sokmayı başardık, nizami sayılmayan golümüzden hemen sonra.. Yedik yeniden attık falan, insanda bilinç falan kalmıyor sayende Beşiktaş'ım..
Mustafa Denizli'nin sistemini de bir türlü çözemiyorum. Defans 4 lüsü ve Ernst dışında, sanki herkes free pozisyonda gibi.. Oynayabilse takım belki çok güzel olacak ama oynayamıyor işte, 10 maçta bir inanarak çıkıyoruz sahaya, anca işler tıkırına öyle giriyor ..
Gökhan Zan Konusunu ayrı olarak yazacağım, ama şundan eminim ki, neden oynadığını, hatta neden milli takıma bile çağrıldığını anlayabilen yok; ne tribünde, ne reel hayatta..

Paf'larımız da 5 tane sallamışlar ibb'ye.. Bugün biz aldık havasını, seçimlerde de şehrimiz noktayı koyacak, umudumuz bu yönde..
Resmi de paf maçından koyuyorum, A takım, hak etmedi bugun kazanmasına rağmen..

Bir haftasonuna daha mutlu giriyoruz, sonumuz da böyle mutlu olsun umuyorum..
Teşekkürler Beşiktaş'ım..

Aç Kanatlarını Süzül Göklere..

hani çok istersin ya bazen.. hani ufaktan için titrer düşündükçe o önemli günü.. yeni sevgiliye aşık olmuş gibi geceleri sayıklarsın, ağzın kurur ama susuzluk değildir sebebi.. aklına geldiği anda vucudun gerilir, tüyler şahlanır.. aslında aklından da çıkmaz zaten..
Yine günlerden "o" gün..
Rakip belediyespor..

Çok eskilerde, Şeref Stadı'nda, yaşlı bir amcanın ağzından çıkan kelimeler gibi, hayatın kara gölgesine inat, bembeyaz güzel günler görmek için, seni seven milyonlar için, gözleri dolu dolu, buz gibi soğuğa direnerek boğaz patlatacak aşıkların için;

“Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar”

Nokia - f.ck this connection.. #2

Hafta başı, tekrardan rahatsız Ettik yetkilileri.. bu arada tepkim sadece Nokia'ya değil, asıl beni bekleten K.V.K. da payını alıyor her söze başlayışımda. -nasıl sözler ettiğimi geçelim-
Cuma günü tekrar aramamı, telefonun test sonuçlarının geleceğini söylediler. Telefon bozuk arkadaş, biliyorum raporsuz da olmuyor bu iade işlemleri -ki telefonumu yapacaklar yoksa yenisini mi verecekler mechul- ama içimde bir huzursuzluk var, telefona sağlam raporu çıkartacaklar diye.

böyle düşününce de aklıma h.üzmez geliyo, tövbestafurullah..

neyse, beklemeye devam..

Hentbolun Kartalları



ufacık bir salonda, kendi taraftarının çoğu bile habersizken, yeri geldi 5 taraftarıyla, yeri geldi 500 taraftarıyla mucizeler yarattılar. bir kez olsun çıkarken adamda ciğer miğer bırakmayan lanet yokuştan aşağı boynu bükük indirmediler büyük taraftarlarını. belki salonları küçük, belki takip edeni az, ama değerleri dünya kadar gözümüzde.
keşke onbinlere yirmibinlere oynayan "kramponlular" da sizin kadar yürekten oynasalar..

Helal olsun, can feda size..

Beşiktaşımız :25 - HIT Innsbruck :24

Bluetooth









yeni yapılanan güzel bir site var, her gün farklı bir ürün satıyorlar, ama 00:00'dan 00:00 a kadar sadece tek bir ürün satılıyor. Piyasa ortalamasına göre de uygun fiyatta, alınıp başka yerde satılabilecek kadar da cazip şeyler var sitede..
geçenlerde bluetooth cihazı satışa çıkardılar.. Ne zamandır istediğim ama üşengeçliğimden bir türlü gidip de alamadığım bişeydi, hemen atladım tabi.. 3 TL de kargo parası vererek siparişimi verdim, birkaç gün sonra elime ulaştı ancaakkkk...

Tahmin edilmesi zor değil, bozuktu :) Daha yeni ambalajından ben çıkarttım, ama nafile..
Sitenin müşteri hizmetlerini aradım ancak onlar da ancak para iadesi yapabiliriz stoklarda kalmadı dediler..

Aşağıdakine bir örnek daha geldi..

Bu aralar yazamamıştım, iki yeni hikaye, güzel oldu .. :)

Nokia - f.ck this connection..












Çok değişik bir özelliğim var, bana elektronik alet dayanmıyor. yeni bir şey dahi alsam ya ilk kullanımda yada ilk kullanımı takip eden birkaç hafta içerisinde mutlaka bir arıza çıkartıyor. Çıkartmayan sayılıdır.. Geçmişe baksak örnekler bitmez, bu kısmetsizlik nereye kadar bilemiyorum. hele bir buçuk yıl kullandıktan sonra bozulan Divx playerimin öyle bir öyküsü var ki, dillere destan anlatmakla bitmez..
Ortalama bir yıl geçmişti eskisinin üzerinden, yenilemek lazım cep telefonu almaya karar verdim.. Paramız da var, güzel bir bütçe ayırdık iyi bir telefon alalım, uzun süre götürsün diye.. Bugune kadar hiç Nokia kullanmamıştım, bilen bilmeyen herkes nokia dediği için bu marka üzerinden araştırmalara başladım. Benimle beraber Ege semalarından çok sevdiğim bir yakınım da aynı anda telefon alacağı için bu araştırmaya ortak oldu..
3 haftalık bir süreç sonunda, Nokia 5320XpressMusic modelinde karar kıldık.. Bir sürü yorum okuduk, bir çok yere sorduk.. hepside en sorunsuz ve en kaliteli telefonun piyasada bu model olduğunu öne sürdüler..
Mutluyduk, gittik aynı gün aldık telefonlarımızı, o izmirden, ben istanbuldan..
Telefonu kutudan çıkardığım andan itibaren hayat arkadaşımmış gibi davrandım, gerçek söyliyim :) ama kutusundan çıktıktan 1 saat sonra, Beşiktaş'a dolmuşta giderken ilk hatasını verdi.. Gecesinde, problemin memory carddan olduğunu anlayarak ertesi gün servise götürdüm. Sağolsunlar ikiletmeden yeni hafıza kartını vererek çözümü sağladılar.
Ama bizde hayat biter dert bitmez, ortalama 2 3 hafta kadar kullandıktan sonra bir gün telefon kitlendi.. bir anda herşey yok oldu, arkaplanda silik olarak Nokia yazdı ve herşey yeniden geri geldi.. aynı gün 5 6 defa tekrar edince can sıktı tabi, istikametimiz yine Teknik Servis oldu..
Problem yazılımdan dendi, telefonu alıp yazılım yüklediler yeniden.. yine bir hafta sorunsuz gitti.. Canımı sıkan hiçbişey yoktu artık, yeni telefonumla uzun süre beraberdik bundan sonra..
Taa ki Konya Deplasmanı dönüşüne kadar.. Molada yine aynı problem sebeb-i vaziyeti yüzünden kitlendi.. Ertesi gün yine teknik servis yollarına düştük..
İadesini istediğim telefonu Distrbtör -yazılışta sıçış olmasın seslileri attık- firmaya göndereceklerini, 1 hafta sonra aramamı söylediler..
1 hafta sonra aradığımda; 10 Gün sonra tekrar arayıp, teslim zamanını öğrenebileceğimi, şu an çok yoğun olduklarını ve ürünü sıraya koyduklarını söylediler..

Şaka gibi değil mi..
Telefon teknik serviste, ben hala eskilerle dolaşıyorum..
ve bu ay 2. Taksidi ödeyeceğim..