Sivasspor:0 Beşiktaş:1

Sivas maçını staddan izleyip yorumlamak vardı bütün hafta kafamda. En sonunda deplasman orucuma son vericem diye beklerken yine olmadı olduramadım. Zaten bu aralar birçok istediğim şey olmuyor hayatımda kara bulut olmasada bir kümülüs topluluğu dolaşıyor başımda. Maça geçelim en iyisi. 

Beşiktaştan bu hafta ilk kez fark atmasını bekledim maçı erken koparıp bize rahat rahat maç izletmesini bekledim ama yine 1-0a bağladık durumu. Esasında üç pozisyonda da hatalı bayrak kaldıran "sözde yardımcı özde stajyer" yan hakem Bobonun ikinci golunu yemeseydi rahat maç izleme isteğimiz oluşacaktı. Kadro açıklandığında tek şaşırdığım nokta kadroda Yusufun olmayışıydı. Denizli bu sezon çoğu deplasmanda yorulana kadar Yusuf'u sahada tutup zaten kendi evinde saldıran takımın sağında solunda boşluklar bulmaya çalışıyordu. Hocamız takımla "doğru" 11'le oynama huyunu edinmeye başlamış demek en sevindiğim nokta bu oldu.

Bobo sakatlanıp çıktıktan sonra bizim için saç baş yolma anları başladı çünkü oyuna bırakın Beşiktaşın forveti olmayı  x takımda bile forvet olamayacak Nobre girdi. Batuhan orda otururken Nobreden medet ummak nedir? Bunun cevabını Mustafa Denizlinin bile verebileceğini sanmıyorum. 5 gol atabileceğimiz maç 1-0 bitti hakettiğimiz yere bir adımlık yer kaldı. Haftaya cuma Diyarbakır maçını kazanınca lideriz.Sezonun ilk yarısınıda lider kapatırız gerisi Delgadoya ve şekillenecek kadroya kalmış.


oneblood

Yollar Var Yollar Uzun #2



Sivas klişe oldu. Bu sene ile birlikte 4. kez ziyaret etmiş olacağım kendi adıma.. Gidişat iyi değil Sivas cephesinden, uzun bir süre için bu son Sivas bile olabilir belki hatta.. Neyse, bizi bağlamaz.


Gece yarısı 2 civarı çıkıyoruz İstanbul'dan yola..



Sen yüzümüzü kara çıkarma Kartalım..




taksim

Yapma Bunuu.. Yapma Bunuu..

Cumartesi gecesinden beri okuyoruz hazımsızlık çeken rakip takım taraftarlarını.. Hele dün geceki maçtan sonra mideleri oldukça yanmaya başlamış olacak ki, daha kendilerine bir şey söylenmeden kimisi konuşuyor, kimisi blogunda saçmalıyor..
Anladık.. Duramıyorsunuz, midede parçalanamıyor.. Bu hafta fazla geldi size..
Ama bir dakika!
Çözümü var..



Ağır geleni hazmetmek için, soda için.. Tüm renkdaşlarınıza içirin..
3.sü ofsayt olduğu için, 2 soda "koyuyorum". 

Ha bir de,


Twitter'ı da sevmeye başladık sayenizde.. Eyvallah..
Canı çekene emzik bundan sonra..


taksim

OoOoOoOoLeyy... #2



Sana da gider..
Keşke hepiniz Twitter'da zırvalasanız..

Koyduk Mu!


taksim

Kafile Yola Çıktı..




Manchester United–Beşiktaş karşılaşması için Beşiktaş kafilesinde yolculuk edenlerin arasında kimler yok kimler…

Dolmabahçe’de Beşiktaş taraftarına biber gazı sıkıp, panzerlerle saldıran;

Yakaladığı her Beşiktaşlı kardeşimize her fırsatta şiddet uygulamaktan imtina etmeyen,

Denizli maçında tribüne yapılan saldırıyı ve faillerini seyretmekle yetinen;

Büyük Beşiktaş Taraftarı’nı potansiyel suçlu gibi gören zihniyetin uygulayıcıları olarak herkese kimlik sormayı kendine asli görev biçen;

Gerçek suçlular her gün gazetelerde ve ekranlarda boy gösterip şiddetten beslenerek ağızlarında binbir türlü hakaret ve küfürle konuşur ve işgal ettiği koltuklarında otururken, bugün yarattıkları mazerete sığınarak tribündeki insanlarımıza cezai yaptırımlarda bulunulmasını isteyenlerin işbirlikçileri olarak;

Emniyet teşkilatının üst düzey yöneticilerinin ve idari amirlerinin ödüllendirilmiş olduğunu görüyoruz.

Yaşar Güngör Şahin: üst düzey emniyet görevlisi, divan üyesi.
Celalettin Martin: Beşiktaş'tan sorumlu üst düzey emniyet görevlisi.
Olcay Balaban: üst düzey emniyet görevlisi.
Fahri İnceçelikli: üst düzey emniyet görevlisi.
Mustafa Nacar: üst düzey emniyet görevlisi.
Ali Bakoğlu: İstanbul vali yardımcısı.

"Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"

İmza: Beşiktaş taraftarı 

Bukalemun

Bu zamana kadar film fragmanlarını çok izledik ama ilk kez yakında çıkacak bir kitabın fragmanını izledim. Kitapta bu zamana kadar Türkiye tarihinde kendinden çokça söz ettirmiş transferlerdan bahsediliyor. Kitabın yazarı Tarkan Kaynarı tanıyalı 2-3 sene oluyor bu tanımadan yola çıkarak kitabın çok eğlenceli olacağını düşünüyorum. Fragmanı sizde izleyince kitabı bir an önce alıp okumak isteyeceksiniz.

Ohahah Totem Lann Totem!

Böyle başlık olmasına sebep anlık heyecandır. O üst düzey mutlu edici şeyler duyulduğunda/görüldüğünde gözden anında yaş gelir hani adrenalin ile birlikte, aynen o hissiyat işte..

Ne olduğuna gelince..
Takip edenler hatırlayacaklardır, geçen sezon maç haftası -hafta içi- takımın birlikte bir şeyler yemesini, bir doğumgünü vs. yaparaktan bir araya gelmesini totem olarak dillendirmiştik. Yeme bizi hoca, brezilya yemeği diye totem yapıyorsun, fark etmedik sanma demiştik. Ama takım bu sezon ile birlikte o huyunu askıya almaya, hafta içlerinde organizasyon düzenlememeye başlamıştı.



Tam Manchester deplasmanı için bir iki kelam edeyim derken resmi sitede gördüm az önce haberi. Takım İngiltere'de Nihat'ın doğum gününü kutlamış.. Arkada bilindik kalabalık, yedirici rolünde hocamız, yiyen rolünde bu sefer Nihat var.. Sahne ve pozlar, şekil şemal aynı..
 
Umarım gecenin sonunda da Beşiktaşım, her afiyet olsun totemi sonrasında yaptığı gibi;
2000'de önce fenere sonra barcelonaya koyduğu gibi;
2003'de önce trabzonu sonra chelseayi marizlediği gibi;
Seriye 2009'u da ekleyerek fenerden sonra manchestera, twittırcı kazımdan sonra twittırcı rooniye geçirerek bizleri sevince boğar, yüzümüzü güldürür..

Haydi Beşiktaşım..

Unutmadan, afiyet olsun .. 


taksim

Başkanın Adamları..

Maçın başlamasına 2 saat kadar var, kapalı %35-40 oranında dolu durumda.. Sofralardan daha kalkamamış millet, anlaşılan o..
Daha alt kat giriş turnikesinden geçip, koridora çıkmamız ile ilk "noluyoruz!?" u yaşatmıştı bize "Başkanın Adamları" zaten, üste çıkmak için el arayan bir taraftarı yaka paça dışarı ataraktan.. Normalde, üste çıkmasını engelledikten sonra yol verirler. Bugüne kadar böyle olmuştur. Zaten taraftar da karşısında özel güvenlik olmasından mütevellit kontra gaza gelme potansiyeline sahip olduğu için, bu adamcağızlar! fazla sert girmezler -yemez- müdahalelerde. -gel gör ki gerginlik anlarında çeviği gören taraftarımız Golden League 100 metre finallerine taş çıkartıyor, neyse.-..





Üste çıkmak biraz sıkıntılı o sıra.. Aradaki kapılar haftalardır zaten kapalı, tek yol iki tane el bulmak yukarıdan ama, yönetim kudurdu hesap diye tutturdu kapmanyası kapsamında bu maça özel ekstra güvenlikler bulunuyor sette ve alt katın en üst sırasında.. Tabi taraftar durmaz, sürekli olarak bir sağ tarafından bir sol tarafından kapalının, alttan üste arkadaşlar transfer ediliyor bir bir.. Bir nevi kanal açıyor taraftar sürekli.. Peşlerinde de ellerinde telsizler ile güvenlik müdürleri.. Emirler gırla.. Alınıp, dışarı atılanlar da aynı şekilde..

Üste çıkanların peşinden koşturmaktan nefes nefese kalmış, kapalı üst setin demirine tutunarak soluklanmaya çalışan bu pancar-müdürleri görünce alt taraftan beste gecikmiyor tabi..
"Yakalasanaa, yakalasanaa üste çıkanı yakalasanaa!"




Biraz sağındayız kapalının, alt bölümde ama üste çok yakın.. Arkadaşlar ile duruyoruz, slogan da bizim taraflardan çıkmış, millet maytap geçiyor güvenlikler ile kendince.. Üst katın ön setinde 3 güvenlik bizim tarafa doğru gülümsüyor millet yakalasana diye bağırırken..
Yakın olmaları sağolsun, ikinci "n'oluyoruz?!" u yaşarken "çok geç kalmış" olmuyoruz.. Eşgallerimizi tut-çıkar birimlerine aktarırken duyuyoruz tepedeki 3'lüyü. "Kırmızı Bereli, Beyaz Şapkalı, Siyah Polarlı.." şeklinde saydırıyor Adamlar'a, az sonra yakalanacağını sandığı grubumuza gülümseyerek..
Küfür söylememiş, protesto etmemiş, el kol yapmamış bizler, sadece yakalasana diye bağırdığımızdan dolayı kaldığımız durumdan ötürü sağa sola dağılıyoruz; kapşonları, montları, şapkaları çıkartarak.. Antep'e başkan olsana melodisi ile söylendiği için yakalamak istemiş olabilirler derseniz, belki mantığa oturtabiliriz bu olayı (!).. Ama gerisi hikaye .. Boş hikaye hemde..
Ha ne oluyor sonra, kapalının kalabalıklaşması sayesinde, alttan üste geçiş trafiğinde yaşanan patlama ile birlikte bırakıyor güvenlik, adam yakalama sevdasını.. Biz de üstteki yerimize geçiyoruz santraya yakın..
...

Bu ufak olay, Cumartesi Kapalı'daki durumun sadece mini-özeti oldu. Hiyerarşik düzende, belli ki başkandan aşağıya doğru müthiş bir fırça kayma furyası yaşanmış, Kapalı'ya göz açtırmayacaksınız emri verilmişti. Gak yapanı, guk yapanı, başkana oynayanı, yeter diyeni, elini kaldıranı alıp götüreceksiniz.. Yoksa biz sizi götürürüz tarzında konuşmuşlardı ...

Ayrıca yine girişte kimlik kontrolü yapan Adamlar'ın(!) ellerinde, medyada yer alan 36 sayısını ikiye -36 taraftar maçlara girme yasağı almıştı haberlere göre-, belki üçe katlayan bir isim listesi bulunuyordu. Belirli bir süre kapsamında, Beşiktaş maçında olay çıkarttığı veya, olay çıkarttığı düşünüldüğü sebebi ile İl Spor Güvenlik Kurulu tarafından cezalandırılmış kişilerin de girmelerine engel olunduğunu gördük. Stada gruplar adına pankart asmak için maçtan bir iki gün evvel isim vermiş -ki bu işler böyle yürüyor- kişilerin dahi listede yer aldığına şahit olduk.. Anladık ki, yönetim bildiği tüm isimleri aforoz etmişti Beşiktaş'tan..

Gizli kalmış enteresanlıklar bunlarla bitmedi.. Taraftarın maç öncesi abilerini anmasını engellemek amacı ile takımlar sahaya çıkana kadar müzik çalan, müzik kes! sloganlarında ufaktan ses arttırma çakallıkları ile gürültüyü bastırmaya çalışan ve taraftarın kafasını ..kerek bir bok yaptığını sananlar da yine o Adamlar'dı.. Aynı Adamlar, maçın bitiminden hemen sonra, yine müzikler ile taraftarı yönlendirmeyi denediler. Başardılar da. 20 dakika kadar çalan müzikler sayesinde, ne yönetime, ne başkana bir şey söylenebildi..Tek yapılabilen, maçın son 10 dakikası içerisinde bir kaç defa çıkan protesto sloganları idi, onlar da cılız kaldı..
Burada dip not; Güle Güle Sana Güle Güle.. şeklinde haylazlık denemeleri Beşiktaş'a yakışmaz. Bizim duruşumuz taraftar odaklıdır. Taşşak geçilecek ise, bunu yapacak sadece taraftar olmalıdır, stadın hoparlörleri değil.


Başkanın Yakın Adamları(!) ise, maçtan sonra yaptıkları açıklamalarda, "takım galip geldi, hala neden protesto var? Anlamış değiliz. Başkanımız süper Beşiktaş'lı, çok çabalıyor, kendisinin yanındayız.." tarzında konuşarak ne kadar ufak beyinlere sahip olduklarını gösterdiler, bizler de bir kez daha ne mal insanlar var ki, sıfatları Beşiktaş'a Yönetici.. Ah Beşiktaş'ım benim, Vah Beşiktaş'ım benim demekten kendimizi alı koyamadık..





Ve Camia bütünleşsin, takım iyi, motivasyon bozulmasın tarzında klişeler ile saçmalayanları okuduk bugün gazetelerde.. Ben bir şey söyleyeyim mi, Camia zaten bütünleşmiş durumda.. Yıldırım Demirören'in gitmesini istemeyen yok bu bütünleşmesi elzem ilan edilen Camia'da.. Bunca şey yaşadıktan sonra, iki güzel skorda "camia, büyük başkan, bütünleşme" ayağında çene yapanda da art niyet aramak gereklidir.. Hatta bu insanlar Ahmet Çakar vari bir itham ile, Beşiktaşlı falan değildir..

Bundan sonrası için de, herkes herşeyi söylemekte serbesttir ama, Beşiktaş'ın kalbi tribünüdür.. Ve o tribün ne yapacağını herkesten iyi bilir.. Madara etmek istediler, ama yemedi.. Bundan sonra da yemeyecek..
!


taksim

Koyduk Mu ?!.



İnönü bizim için deplasman değil diyenlere

Sürekli iki büyük denilen bir ütopya çevresinde yaşayanlara

Endüstriyel futbolun sermayesi olan spor totonun iddaa için verdiği oranlara

Bu takım şut çalışmıyor diyenlere

Bir maçla şampiyonluk kazanılıp ya da kaybedilecek sanan kabadayı futbolculara

Futbolun f'sinden anlamayan sözde futbol yazarlarına

Senede milyon dolarlar kazanan adamın maçtan önce internet ortamında söylediği lafları maçta ettiği küfürleri çocukluk diye gören sözde objektiflere

ve Son Şampiyonun kim olduğunu unutup bir tarafları havalanıp maçtan sonra elleri boş boş dönen herkese koyduk mu? 

Hem de çok feci...

oneblood


OoOoOoOoLeyy...


Biz, Büyük Beşiktaş Taraftarıyız. Kimliğimiz budur !

Biz, Büyük Beşiktaş Taraftarıyız....


Kimliğimiz budur.

Her birimize kimlik sorulacağı ilanı yapılarak potansiyel suçlu muamelesine maruz kıldığınız bizler,

bu ülkenin insanlarıyız...

Halkız, Beşiktaşlıyız...

Bizleri tanımıyor değilsiniz;

İşçiyiz, işsiziz, öğrenciyiz, öğretmeniz, şairiz, memuruz, tezgahtarız, yazarız, çizeriz.

Bildiğin işportacıyız, çiftçiyiz...

Köydeki çoban, denizdeki balıkçı, yoldaki şoförüz.

Kadın-erkek, kimimiz yaşlı kimimiz genciz…

Yeni doğmuş bir bebek, sokakta kovaladığın çocuğuz.

Ezcümle;

Halkız, Beşiktaşlıyız.


Biz, Büyük Beşiktaş Taraftarıyız.

Kahraman Yıldırım Hesap Peşinde #2





" Karşılaşma öncesinde stadyuma girmek isteyenler güvenlik güçleri ve özel güvenlik elemanları tarafından üst aramalarının yanı sıra kimlik kontrolünden de geçirilecektir.
Güvenlik önlemleri çerçevesinde BJK İnönü Stadı'ndaki karşılaşmayı izlemeye gelecek kişilerin kimliklerini yanlarında getirmeleri gerekmektedir.
Kimlik belgeleri yanlarında olmayan kişiler stadyuma alınmayacaktır."

Bu sayıda, kahramanımız adreslerini bulup içeriye aldıramadığı kaçakları yakalamak için yeni stratejiler ile karşımızda..

Akla gelen ihtimalleri sıralayalım;
  1. Kamera görüntülerinden üşenmeyip tespit ettiler, ama evde bulamadılar. Kombineyi de iptal edemediler.. Ellerinde sadece isimler var, kimlikteki ile listedeki adlar eşleştiği anda gözaltı yapacaklar. 
  2. Bugüne kadar tribün suçlarından dolayı ceza almış, ödemiş veya ödememiş tüm kişilerin listeleri ile kapıda bekliyor olacaklar, isimleri eşleşenleri stada almayacaklar, hatta belki yeni cezalar dayayacaklar. 
  3. Her girene GBT kontrolü yaparak asker kaçağı/kanun kaçağı/gaz kaçağı vs. tespit etmeye çalışacaklar.
  4. TC kimlik numaramızı kimliğimizin üzerine bastırdık mı, bastırmadık mı tespit edecekler.
  5. Gerçekten bir kimliğimiz olup olmadığını kontrol edecekler. 
  6. Kimlikleri toplayıp maç sonunda dağıtacaklar...

Ve bu sayının sürprizi, taraftarın başkana yazdığı yepyeni, gıcır gıcır bestesi;
"Sen bizi stadda dövdüren
Yüzüne sövdüren
Sabote ettiren
Söylediği
Her lafı yiyen
Milyon Euro veren
Bizi rezil eden

Mabedin tam orta yerinde
Büyük bir yüzsüz var
Şeref tribününde
Temizlik bize sökmez ulan
Dönmeyiz bu aşktan
Gidecek bu başkan"

Melodiyi tahmin edemeyen yoktur sanıyorum.. 

Gelecek sayıda muhtemel;


*Yönetim taraftardan çeşitli belgeler istemeye devam eder... (Ehliyet, varsa ruhsat/tapu, vukuatlı nüfus cüzdanı örneği, ikametgah senedi, sabıka kaydı, noterden onaylı üniversite/lise/ilkokul diploması, ssk sicil kaydı, maaş bordroları, ayakkabı numaraları, boylar, kilolar, yağ oranları.) ...

Bekleyip göreceğiz.
Bir sonraki sayıda görüşmek dileği ile..




taksim

Huyunuz Kurusun

Az önce medyasporda Serdar bilgili dönemine ait küfür görüntülerini izledim. Tuğrul Yenidoğan Fatih altaylının Demirören aleyhinde yazdığı yazıya cevap olması niteliğinde görüntüler çıkarmış ortaya, neden bir galatasaraylının yazdığı yazıyı beklemiş bilmiyoruz. Videoyu yayınlarken Demirörenimi koruyor, Beşiktaş kapalısını mı koruyor belli değil. Zaten çok da önemli değil. Serdar Bilgili beceremediği şeyleri, kendi başarısızlıklarını küfür olayı yüzünden ört bas etmeye çalışıyor. Bu savunma mekanizması bizim başkanların huy olup etine yapışmış. 

Protesto dediğimiz olay küfürlü de olur küfürsüz de bin bir çeşiti vardır. Her insanın sabretme alttan alma sınırı vardır. Beşiktaş tribünleri bu durumu 5 sene boyunca korumuştur en sonunda da patlama noktasına gelmiştir. Bazıları gibi "aa küfür çok ayıp" diyip günah çıkarmıycam, protesto dediğiniz şeyde yumurta da atılır küfür de edilir, dünyada daha ağır daha temaslı halleri mevcut. Mesele Başkanın yine kendine buradan pay çıkartıp her konunun üstünü kapamaya çalışıp kendini mağdur gibi göstermesi. Zaten böyle konularda gözlerinin içi parlayan türk spor basını da her şeyi unuttu. Maçlarda oynanan rezil futbola gözlerini kapadı Yıldırım Demiröreni korumayla uğraştı.

Yıldırım demirören hala protesto edenleri belli grupların belli başlı kişilerin nemalandırdığını sanıyor. İstanbulu sayımdan çıkarın, anadoluyu gezin orda ki Beşiktaşlılara sorun demirörenin durumunu İstanbuldakilerden farklı cevaplar almazsınız. Beşiktaş taraftarı sahip çıkma koruma içgüdüsünü her zaman ön planda tutar, çünkü geçmişte bunun örneklerini çok kez yaşadı. Süleyman Seba son kongre seçimlerinde "sizden son kez görev istiyorum" demişti. Bu cümleyi yorumlarken birilerine inat etti ya da hala Beşiktaşa Başkan olarak vermek istedikleri vardı diye düşünebiliriz ama hepsinden öte o da bırakacağı zamanı biliyordu. Demirörene al sana klübün anahtarı ölene kadar başkan kal desen takımı küme düşüreceğini bilse de kalır çünkü Beşiktaş onun kendi oyuncağı. Başkan hatalar yaparken onu savunanların hep bir cümlesi vardı "ama Başkan çok iyi Beşiktaşlı" artık hayvan terli o yemi yemiyor...

oneblood

Kahraman Yıldırım Hesap Peşinde #1


#1 yazmasının sebebi seriye yeni başlıyor olmamdan kaynaklıdır. Yoksa çizgi kahramanımız yıldırımın önceki vukuatlarını affettiğimiz veya görmezden geldiğimiz yoktur.

Neyse, sevimli başkan (!) yıldırım, bu ilk sayıdaki macerasında taraftarına pankartla öğüt vermeye devam ediyor.. -Önceki öğüdü için "Bkz. Beşiktaş-Denizlispor"-
Ve taraftarların pankartı okuduklarında, kahraman yıldırıma karşı düşünecekleri tepki hareketi, yapılışı ile birlikte bu sayıda..



Gelecek sayıda muhtemel;
*Kahraman yıldırım bir basın toplantısı düzenler, arkasındaki projeksiyon ekranından küfür edenleri tek tek ayıklar.
*Kahraman yıldırım bir canlı yayına katılır, bir iki küfür eder.
*Kahraman yıldırım bjk dergisine konuşur, camiayı bütünlüğe çağırır, olayları şiddetle kınar.
*Kahraman yıldırım kapalı tribünün setine çevik kuvveti dizdirir, yeter kelimesini telaffuz edeni içeri aldırır.
*Kahraman yıldırım ile kankası mansimov taraftarı susturmak için takıma 3 puan başına 1er milyon yuro prim vaad eder.

vs..

Bir sonraki sayıda görüşmek dileği ile..


taksim

Yönetim Kudurdu "Hesap" Diye Tutturdu..


"Emniyetle konuştum. Küfür edenleleri tek tek ortaya çıkaracağım. İsim isim hepsi belli olacak. Bununla da kalmayacağım. Küfür edenlerin varsa kombine kartlarını iptal ettireceğim.
...
- Sadece küfür edenler değil, küfür ettirenler de bunun hesabını verecekler. Trabzonspor maçından sonra bir basın toplantısı düzenleceğim. Orada daha detaylı konuşacağım."

Dur bakalım daha neler göreceğiz senden başkan. Onca yılın hesabı sol yanında verilmeyi beklerken, sen kalkmış hala canhıraş tepki gösteren taraftarından küfürün hesap sormaya kalkıyorsun. Bir milyon tane dolap çevirdin, hepsinde ağzına yüzüne bulaştırdın.. Hala da bulaştırmaya devam ediyorsun.. Bizi geçtim, camiayı geçtim.. Sana yazık be adam, oğluna kızına yazık..


Her hafta yeni bir açıklama, yeni bir macera.. Digiturk'un çizgifilm kanallarındaki çizgi-kahramanları geçtin be yıldırım.
Yine yeter, yine yeter..

-Celalettin Cerrah da şimdi görev yerinden takip ediyorsa, içi gitmiştir. Eskiden olduğu gibi İstanbul Emniyet Müdürü olsa, bir açıklama bile yapardı küfür edilenler bulunacak gibi.. Onun da yarası var çünkü tribünlerden.. Hey gidi hey.. -


taksim


Sağlam Yerimiz Kalmadı.. # ∞

Mesela an itibarı ile resmi sitemizin manşeti;



Futbol takımımızın maçının hakemi kuddusi olmuş..
Ulan El-Amin'in orada işi ne..

Ne zaman düzelir diye anket açsak, birazdan düzelir şıkkını kimse işaretlemez herhalde..



Sonradan Fiyasko Not : El-Amin fotosu 16:47'den, 23:50'ye kadar resmi sitenin manşetinde kalarak kendi kulvarında yeni bir tarih daha yazdı. Olaydan sonra El-Amin'in yakın çevresine yeniden Beşiktaş'a dönebileceğinin sinyallerini verdiği iletildi..


taksim

Dünün Ardından

Dün maçtan sonra futbol yazmak, futboldan konuşmak bizim için en son şey oldu yine. Türkiye'de futbol maçlarından sonra en son konuşulan şey "futbol" olmuştu son zamanlarda, bu hastalık bize de bulaştı. Taraftara futbol izlettirmemek, konuşturmamak için ellerinden geleni yapıyor bazı insanlar. Yaşanan olaylar sonrasında insana gereksiz bir eylem gibi geliyor. Ama şunları söylemeden içim rahat etmeyecek. 

Şu 4-3-3 taktiğini kim bulduysa iki elim yakasında olacak. Kesin bir ingiliz falan bulmuştur zamanında! takımı kurcalaya kurcalaya ama o adama da kızamıyorum, o da Beşiktaşı izlese "lan bu değildi benim söylediğim" der ya da öldüyse kesin mezarında ters dönmüştür. Bir işi başarmanın ortaya güzel bir şey çıkarmanın yolu elindeki malzemeleri nasıl doğru şekilde kullandığından geçer. Bir aşçı da bunun farkındadır bir inşaat ustası da ama Mustafa Denizli şapkadan tavşan çıkaran illüzyonisti oynamaya devam ediyor. Yüzünü sadece sahaya döndüğünde futbol gerçekten basit bir oyun Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok.

Beşiktaş taraftarına kimsenin kızmaya laf söylemeye hakkı yok. 5 sene dayanan taraftar en sonunda yumurta da atacaktı küfürde edecekti gerçek Beşiktaşlının tek istediği bir şey var bu adamdan kurtulmak demek anladığı tek dil dün tribünlerden yükselenmiş ki yerinde duramadı saldırganlaştı.

Maç 3-0 olunca flashback yaşadım karşımda Mustafa Denizli vardı kameralara dönmüş "Wolfsburg güçlü bir takım ama büyük bir takım değil" diyordu. Büyük değil değil mi he benim Mustafama sende haklısın he. 

oneblood

Lann.. Lann..


Sahaya çıkan kadrodan belliydi zaten ne bok olacağı maçın..
Maç öncesi şairlerde Ernst'in haberi gelince biz de zaten karaları bağlamıştık.
Ama umut işte, insan bir atak bekliyor, takım iki pas yapsın istiyor.. Hiç bir şey yapamasa dahi koşan mücadele eden veya etmeye çalışan topçular görmek istiyor o formanın içinde..
Nerdee..
Hoca desen zaten alem..
"Pratik ve teorik çalışmalarınızı sahaya koyduğunuzda başarılı olursunuz. Bu akşam elimizden geleni yaptık ama başarılı olamadık... " 
Lafa bakarmısın .. Lafa bakarmısın..

Küfür etmemek için kendimi zor tutuyorum. Yazık ettiniz lan koca Beşiktaş'a.. Bu günleri hak etmedik biz anasını satayım..

Son söz de başkana;
Bu işler seviye seviye olur.. Dün yeterdi, bugün siktirolgit oldu.. Yarın aileye saracak bu tribün sıkıldığında siktirolgit demekten.. İyisi mi, sen bize el kol yapmayı bırak da harbiden git buralardan..
Cümle alem bizi ana avrat kayıyor diye ayıplamadan, sen bak yoluna işte; şirketlerinle falan ilgilen.. Fenerbahçe maçlarına git..
Uzun süre ne adını duyalım, ne suratını görelim ..
Allah seninde yönetimininde belasını versin.. Topunuzun belasını versin..


taksim

Av Vakti

15 günce Beşiktaş Şampiyonlar ligindeki umutlarını Almanyada sürdürme kararı alıp maça kader maçı olarak çıkmıştı. Maçtan sonraki yazımda bir de bunun İnönüsü var demiştim. Sıra geldi o güne. O günkü takımı eleştirirken kadronun korkak, geriye yaslanan bir ekipten kurulduğunu yazmıştık. Beşiktaş ligde o seriyi son 2-3 senede yakalasa da Avrupa maçlarında İnönü'de gerçek bir "ev sahibi" gibi oynamıştır. Zaman zaman taraftarın desteğiyle zaman zaman da futbolcuların azmiyle. Daha kadroyu bile tam görmeden çok yorum yapmak doğru olmaz çünkü sakat futbolcuların bile durumu maç saatinde belli olacak. Ama kendi evinde gol bulamayan kurtköylülere gerçek Beşiktaşı burda göstermek lazım. Sanırım Mustafa hocada bizim kadar hırs yapmış. Basın toplantısında sezon başından beri ilk kez bu kadar hırslı ve inançlı konuştu. Wolfsburgu güçlü görüyoruz ama büyük görmüyoruz derken karşı takımı küçümsemek amacında değil inançların ne kadar üst seviyede olduğunu gösterdi.  Bu gece Kartalın Kanatlarını açma ve kurt avı vaktidir.

oneblood