Haydi Kalk Ayağa..

Gitti..


İkinci bir şans vermeden, ağzımızdaki salyaları silmeden tüküre tüküre üstüne giderek;
kendimizi hala bir bok sandığımızdan vay efendim sen kimsin ki bize laf edersin diyerek,
maç başlarken süper 11, maç bitiminde bu nasıl kadro yorumlarıyla kendimizi teknik direktör ilan ederek,
elimizde sanal dönerler, belimizde kasaturalarla gönderdik bir değeri daha..

Bizim gibi biriydin ve biz kaybeden taraf olduk; umarım senin yolun açık olur..
Eyvallah dayı.

taksim

-Ve bunu yapanların yarısından çoğu da sarhoş bir gecenin sabahı gibi n'yaptık lan biz modunda üzülüyorlar ya komik olan da o.. Üzerinden yıl geçer, Schuster iyiydi de der bunlar, neyse.. -

Mutlu Yıllar Beşiktaş ..


Gözlerimiz her yana bakar,
Bu hayatın her tarafını ufaktan biliriz..
İçimizde bir umudumuz var bizim,
Yine omuz omuzayız, yine yolundayız..

Abilerimizin verdiği kadar,
Gördüğümüz kadar,
Katlanmasını öğrendiğimiz kadar,
Biz de çekmişizdir çilesini;
Eziyetini..
Ve her ne olursa olsun..
Gocunmadık, gocunmayız..
Omuz omuzayız, yolundayız..

Gelip geçen gençliğimizin inadına,
Sana bir hayat adayacak kadar,
Uğruna can verecek kadar,
Sonsuza kadar Beşiktaşım;

Seni seviyoruz,
Seni seviyoruz..

Nice Siyah-Beyaz senelere..

taksim

BlogumaDokunma !

Biraz adaletli olun be !

Yenilmek Güzeldir..


Sen bize gösterdikçe o kara yüzünü ey güzel kaderimiz, biz sana isyan etmek yerine hep yüzümüzü başka yöne dönüp, bir kez daha sevdiklerimize daha çok sarılıyoruz..
Çok zor gelse de kimi zaman, dayanılmaz olsa bile hatta; her verdiğin yenilgi bir kalkan daha yaratıyor siyah beyaz sevgimizde.. 

İşte bu yüzden,
Yenilmek güzeldir..

Kaderimiz, Beşiktaşımız..

taksim

Schuster'e..

Selam Dayı..

Sana, dünya üzerinde eşine benzerine rastlayamayacağın bir taraftar grubunun nacizane bireyleri olarak yazıyoruz.. Bazı -belki büyük- sorunlarımız var ama, daha önce böyle bir direk hitap şekline de girişmemiştik hiçbir hoca ile..
Daha önce fark ettin mi bilemiyoruz ama senin karakterin ile Türk insanının karakteri oldukça birbirine benziyor.. Bu da ilk gelişinden bu yana seni, kendimize daha yakın hissettirmişti her zaman.. İşte ne bilelim geçmişte milli takımınla yaşadıkların; kendi özel hayatınla ilgili skandallar; hallerin tavırların.. O manyak, ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen halin..
Bu yüzdendir ki sana "Dayı" dedik.. Dayı, anlam olarak annenin erkek kardeşi olsa dahi, çok zengin dilimizde mecazen mahalle abisi, külhanbeyi, cesaretli, yiğit kişi anlamlarına da gelir. Sana hitabımız "Dayı" da bu anlamdadır..
...
Sen geldikten sonra, senin geçmişin ile ilgili çok şey koydular önümüze-amaçları tam tersiydi ama-; övündük.. Medya ile röportaj sırasında makara geçerken, seni uzaktan görüntüleyen kameramanlara bir tarafını tutarak cevap verdiğinde daha da coştuk durduğumuz yerde.. Aha dedik, bizim gibi manyak bir adam geldi, ihtiyacımız olan adam geldi dedik birbirimize rakı sofralarında konuşurken seni ve Beşiktaş'ımızı..-en tatlı sohbetlerimiz de rakı sofrasındadır..-
...

Biz değişik insanlarız Dayı.. Aslında belki "acaip" tanımını kullansak daha iyi olabilir.. Hele son yıllarda iyice acaipleştik ki bunun detayına ve endüstriyel futbolun tribünümüzde açtığı yaralara deyinmeyeceğiz. Sana anlatmak istediğimiz konu, -bunu yazmamıza sebep olan olay aslında- senin "maça gelmeyin" demecin ile başladı.. Bir şeyler yazmak, sana bir şeyleri doğru anlatmak istedik ki görünen ile doğru olanı birbirinden ayıralım..
Dedik ya acaibiz diye, onu biraz açmak isteriz Dayı öncelikle.. Türk toplumu olarak iç yapımızda binbir türlü pislik, binbir türlü gudubetlik yatar -ne yazık ki-. Ama kendimize bok sürdürmemeyi, bizim yaptığımızı başkası yapınca ayıplamayı da ihmal etmeyiz.. Dolayısı ile oğlunun pipisini amcasına göstertmeyi eğlence sayar, elini şortuna sokan futbolcuyu ülkeden kovarız.. Sokakta iki lafımızdan birisi küfür iken, yanımızda küfür edenleri kötüleriz.. Hilenin kralı bizdedir, ama yapanı gördük mü affetmeyiz vs.. gibi çok şekillerde örnekleyebileceğimiz bu durumu seninle yaşıyoruz şu an Dayı..
Biz, sıcak kanlı olduğumuzdan dolayı sevinci de siniri de doruklarda tecrübe ederiz.. Özellikle sinir anlarımızda sevgilimize olmayacak küfürler eder ara kopartır, aileye kızınca kapıyı çeker gider, ufacık problemlerden uzun dostlukları bitiririz..
İşte böyle bir an'da, böyle bir sinirle çıktı tribünlerden o tepki sana dayı.. Ve dedik ya bizim gibisin diye, bugüne kadar görülmemiş bir cevap da geldi senden bize; "beğenmiyorsanız, gelmeyin.." 
Gerçekten bizim gibi düşünen adamın gücüne gitmez bu sözlerin, gitmedi de.. Çünkü biz kendimiz bile sinirleniyoruz böyle hemen kelle isteyenlere, tek pozisyonda futbolcuya küfür edenlere, ıslıklayanlara.. Ne yazık ki içimizde çok fazla ve gün geçtikce artıyor böyleleri.. Daha beter sözleri de hak ediyor bizim düşüncemize göre böyle yanlış hareketi yapanlar, orası da ayrıdır..
..
İşin teknik direktörlük ve oyuncu tercihi boyutunda ise sana söyleyecek sözümüz yoktur Dayı.. Çünkü bunu da geçmişte çok tecrübe ettik.. Senden evvel Batuhan'ı oynatmayan ve göndermeyen hocanın ardından demediğimiz kalmamıştı, bize göre gençti, yontulmamıştı.. Ama meğer gerçekten yontulamazmış ve zaman kaybıymış, bunu hoca gidince Batuhan'ın başka takımlardaki hareketlerini görünce anladık.. Aynı hocaya karşı pişmanlık duyguları, müthiş bir yetenek sandığımız Aydın isimli topçumuzun doğru adam olmadığını, hiç bir yerde tutunamadığını gördüğümüzde yaşadık..
Artık biraz daha geri adımdan yorumlamak istiyoruz bu işi Dayı.. Son yıllarda gelen hocalar arasında gençlere en çok önemi gösteren olduğunu biliyoruz.. Seni eleştirenler devre arası kampına götürdüğün A2 takımındaki gençlere, en zorlu lig periyodunda sadece heyecanından yeteneklerini gösteremeyen bir Ali Kuçik'i görevlendirdiğin 11'lere, Cenk Gönen'in nasıl bir anda bu kadar parlayabildiğine baksınlar; bakacaklar.. Biliyoruz ki senin de aklında kalesini Cenk'in koruduğu, defansını Ersan ve İsmail'in götürdüğü, Necip'in rakip ortasahayı kilitlediği bir takım var ve biliyoruz ki dayanabilirsen bu takımı yaratacaksın..
Bu sebeptendir Dayı, sana ve kararlarına teknik konularda güveniyoruz, onu da bilesin..
Ayrıca garip bir detayı daha belirtmek isteriz.. Biz senden önce çalışmış iki hoca için de ne diyorduk biliyor musun Dayı, ikisi de bariz bir defans ve yarım yamalak bir kontra-atak futbolu oynatmaya çalıştıkları için; biz hücum eden, saldıran bir takım istiyoruz, hatta karakartallar gibi saldırsınlar; önemli değil yenilsinler.. Şimdi seni, oynatmaya çalıştığın sistem için eleştiren herkes böyle konuşuyordu o zamanlar.. Evet, "e ulan oynuyor işte takım hücum futbolu.. kazanamadığımız maçların %90'ında da rakibin ağzına sıçmadık mı" dediğini duyar gibiyiz, biz de bunu diyoruz..
Ama söyledik ya, enteresan olan biziz..

Kimleri harcamadık ki..
Biz bu takımdan Vicente Del Bosque'yi "kasap", Mircea Lucescu'yu "çingene" diyerek kovduk.. Bir tanesi dünya kupasını, diğeri Uefa kupasını aldı.. Islıklayarak gönderdiğimiz topçuları saymıyoruz bile..
...
Velhasıl Dayı, enteresan olmak ile birlikte, elimizden geldiğince bazısını açıkladığımız ve senin de muhtemelen kafanı kurcalayan tonla durumdan dolayı değişerek işleri  bok edenler biz olduk bu kısa zamanlı tanışıklığımızda.. Sen başından beri aynıydın, aynı kalmaya devam ettin.. Ve biz bir değeri daha harcama yolunda emin adımlarla ilerledik..
Geçmişten bugüne kadar çoğu yanlış şeye seyirci kaldık, ama şimdi burada bir dur demek istiyoruz.. İstiyoruz Dayı ki, sana bu mektubu yazıyoruz.. Her şeyin, medyanın, hakemlerin, manipülasyonun ve etkilerinin farkındayız..
Ve dayanmak istiyoruz.. Tahmin edebileceğin üzere skorlar üzerinden giden bir taraftar topluluğu olmamakla beraber tek isteğimiz sahada hırs görmek, koşan adam görmek.. Zaten bunu yaparsak bir şekilde o başarının geleceğini de biliyoruz.. Doğru işlerin bu camiada nasıl olabileceğinin de farkındayız.. Yanlışların bir çoğunu engellemeye çalışıyoruz ama hepsini engelleyemeyeceğimizi bilerekten bize ve Beşiktaş'a küsmeni istemiyoruz..

Bunca lafın arasında şunu da söylemeliyiz ki sana Dayı, kötü yanlarımız olmasına rağmen adaleti en çok savunan taraftar da bizizdir. Haksız yere penaltı ile, ofsayttan gelen gol ile, rakibin yok yere atılması ile sağlanan avantaj sayesinde vs. kazandığımız 3 puandan zevk almayız.. Önde iken son dakikalarda yere yatarak zaman çalmaya çalışan bizim topçumuz bile olsa tepki gösteririrz ki erkek gibi oynanmalıdır futbol bize göre.. Zamanında da çok tecrübe etmişizdir tertemiz, şerefli 2.'likleri .. Ve hakkıyla gelmeyecek başarının, bizim gözümüzde değeri yoktur Dayı..

..


Zor gelir senin gibisi, bir daha da bulamayız bize bu kadar benzeyenini.. Tıpkı seni ve kendimizi yukarıda betimlediğimiz gibi .. Sonradan pişman olmak ve dizlerimizi dövmek istemiyoruz, dolayısıyla gitmeni istemiyoruz Dayı..
Açık ve net..
Skor, sonuç, durum ne olursa olsun..

Dayı, kusura bakma ama içimizi dökmek istedik sana.. Bizi doğru anla istedik ve biz istedik ki bundan sonra "gücüne güç katmaya geldik" diye haykırırken tam senin karşındaki kapalı tribünden, bilelim ki bir yanımızda da sen varsın omuz omuza..

Ve gözlerinde görmek istedik o heyecanı yeniden, yine karşında bağırırken ..

"Bernd Schuster Oley Oley Oley! Bernd Schuster Oley Oley Oley!"


taksim


-Bu mektup D.Kiev maçı öncesinde yazılmıştır. Ve Kiev maçında alınacak sonuç skimizde değildir.-

Barboros Meydanında Simao Sabrosa..


5-0'lık galibiyet..

Kıbrıs dönüşü öncesi son maçın hüzünlü duyguları..
Bol bol bira..
Gece stadda başlayan tekerlemelerle Külüstür'de biten bir beste.. Söylemesi de hoş :)


Sevdalı yüreklerde Nihat Kahveciii
Halayla, türkülerle sevdik Necip'ii
Yıldızlar tutuşsun Fabian Ernst'lee
Marşlarımız ağlasın Ersan Gülüm'le
Bu takım şampiyon olsun bu sene
Beşiktaşşşş
Gücüne güüüç katmaya Deli
Formanda ter Hernandez Gutii
Q7 seninle ölmeye geldik Q7
Barboros Meydanı'nda Simao Sabrosa
Derin bir nefes çektik Bobo Da Silva
Bir umudum sensin Hugo Almeidaaa
Hayat yaşanmıyor ki Schuster olmasa
Bu takım şampiyon olsun bu sene Beşiktaş
Gücüne güç katmaya Deli
Formanda ter Hernandez Guti
Q7 seninle ölmeye geldik Q7
Ve uzun bir süre sonra; 
taksim