Müfit Arın: Beşiktaş Hayatın Ta Kendisi

Müfit Arın Hocamızla salı günü Süleyman Seba spor salonunda bir röportaj yaptık. Her zamanki mütevaziliğiyle karşıladı bizi. Takım "futbol idmanı" yaparken bizde benchte röportaja başladık. Daha doğrusu kendi aramızda muhabbet ettik arada ses kaydı cihazı çalıştı diyebiliriz. Röportaj dışında off the record bölümünde hem Beşiktaş hem de özel hayat hakkında da birçok şey paylaştı bizle ama ne olursa olsun bu klüpte olmaktan çok memnunlar. Diğer branşlara göre hiç birşeyleri yok demek abartı olmasa da o ve oyuncular burda olmaktan çok mutlular. Röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

oneblood



Meri Krismis Rıza Abi

Bu yazıyı yılbaşı gecesi yazıcaktım ama kendimle çelişmemek adına bir kaç gün erteledim. Çelişmek konusunu açmam gerekirse ben bu tür günlerde kendisini dünyadan soyutlayarak daha mutlu olan insanlardanım. Yılbaşıymış, doğum günüymüş, zırt günüymüş falan bana hep tirviri gelir. Evimde oturup mandalina yeme moduna girecek kadar düşmesemde dışarda o kalabalığın içine bulaşmamakla daha mutlu olabiliyorum. Ara sıra camı açıp sokağa baktım sadece o kadar. Kalabalıklar içinde yalnızlık yaşıyorum gibi liseli ergen tripleri yapmıycam ama cidden kalabalıklardan çok sesli yerlerden nefret ediyorum desem abartmış olmam. Beşiktaş maçları hariç diyelim de orda bir yanlış anlaşılma olmasın. İnsan ailesinden kaçar mı hem. :) 

Bu yılbaşı kutlamama geleneğim yeni de sayılmaz. 2000den sonra bıraktım vazgeçtim. Çok büyük hayal kırıklığına uğradım sanırım. Ulvi gibi ufoları beklemesem de sene 2000 oldu diye çok şey değişecek sandım ama 2010a geldik durum hala. Değişmesini beklediğim somut bir şey yok ama bu kadar da tekdüze olunmaz be güzel abim. Sanırım 2000den beklenti içinde olduğum yıllar çocuksu hayallermiş şimdi niye hala cezalandırıyorsun dersen onu da bilmiyorum. Şu son 10 yıl içinde ne değişti dersen sadece sosyal medya der işin içinden sıyrılırım. Facebook twitter youtube en bilinenleri oldu çıktı. Youtube ve Facebook şu an sanal hayatımın içinde olsada twitter denen naneye alışamadım. Stalker gir alışırsın dese de iki hafta dayanamayıp hesabımı kapattım. Hala arasıra mailime "x kişi sizi twittera" davet ediyor die mailler gelse de etme arkadaşım. Bir gün olsun evine kahve içmeye mi çağırdında abidik gubidik yerlere çağırıyon nerden geliyor bu samimiyet. 

Yılbaşından ertesi gün ana haberleri izlerken kim nerde eğlenmiş, kim nerde yılbaşına girmiş, kim kimi pandiklemiş, kim kaçmış kim kovalamışlar içinde boğuldum. Haberler arasında dolaşırken bir an ekranda Sarı Fırtınayı gördüm bir polis arabası önünde duruyor kendisine kesilecek cezayı bekliyordu. Dış seste muhabir "Metinin ikinci kez aynı cezayı işlediği için (alkollu araba kullanma) ehliyetine el konulduğunu" söylüyordu. O an cidden çok üzüldüm başkası aynı olayı yapsa okkalı bir küfür eder geçer giderdim ama işin içinde Metin Tekin olunca sakin ailemden biri bizi mahçup etmiş gibi utandım. Yakışmadı yakıştıramadım...

Yılbaşının ilk günlerini futbol maçları olmasa da yine Beşiktaşla beraber geçirdik. Süleyman Seba'da tekerlekli sandalye basketbol maçı, üstüne de akatlarda Erkek basketbol maçında buluştuk siyah beyaz formayla. 

Takvimlerin değişmesinden başka değişen bir şey yok şimdilik benim için bakalım önümüzdeki "maçlar" neleri değiştirir. 

oneblood

Yeni Yılın İlk Yorumu..



Hey allahım ya..
:)


taksim